3. Hukuk Dairesi 2019/2642 E. , 2019/8926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 28/08/2013 tarihinde başlattıkları icra takibinde 53 aylık kira bedeli toplamı 53.000 TL kira alacağı ile 21.040,27 TL işlemiş faiz alacağının tahsilinin talep edildiğini; davalının, borcu olmadığını bildirerek itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu; davalının taşınmazdan tahliyesi için dava açtıklarını, tahliye davasının açıldığı tarihten icra takibini başlattıkları tarihe kadar geçen süre için kira bedellerinin tahsilini talep ettiklerini belirterek; takibe yapılan itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; aylık kira bedelinin 100 TL olduğunu ve ödendiğini, davacının talep ettiği kira bedelinin doğru olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davaya konu kira alacağının 07.10.2010 tarihinden (tahliye davasının açıldığı tarih) bu kararın kesinleştiği 18.07.2013 tarihine kadar işleyen kira bedeli 3.300 TL asıl alacak 381,47 TL işlemiş faiz yönünden iptaline karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 13.09.2017 tarihli, 2017/2302 Esas - 2017/11813 Karar sayılı ilamı ile; " davalı kiracının, takip tarihinden önce taşınmazı tahliye edip etmediği tespit edilerek takip tarihinden sonra tahliye etmiş olması halinde en fazla takip tarihine kadar işleyen kira bedeline hükmedilmesi gerektiği" gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda; dava konusu kira ilişkisinde kira bedelinin ne olduğu ve anahtar tesliminin net tarihi hususunda delil sunulmadığı gibi mahkemece yapılan araştırmalarda da bu hususların aydınlatılamamış olunması nedeniyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK). Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece, ilk kararda davanın kısmen kabulü ile davaya konu kira alacağının 07.10.2010 tarihinden (tahliye davasının açıldığı tarih) bu kararın kesinleştiği 18.07.2013 tarihine kadar işleyen kira bedeli 3.300 TL asıl alacak, 381,47 TL işlemiş faiz yönünden iptaline ve asıl alacağın %20 si olan 660 TL icra inkar tazminatına karar verilmiş; kararın davacılar tarafından temyizi üzerine; Dairemizce, kiracının taşınmazı fiilen tahliye edip anahtarları teslim ettiği tarihe kadar işleyen kira bedellerinden sorumlu olduğu; mahkemece davalı kiracının, takip tarihinden önce taşınmazı tahliye edip etmediği tespit edilerek takip tarihinden sonra tahliye etmiş olması halinde en fazla takip tarihine kadar işleyen kira bedeline hükmedilmesi yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulmakla birlikte bozma sonrasında davacının usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek, davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.