4. Hukuk Dairesi 2015/12078 E. , 2017/3155 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 06/11/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 16/06/2015 günlü kararın Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 23/05/2017 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalılar adına gelen olmadı. Karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların maddi tazminata yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalıların manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılardan Nesli Aksoy ile evli iken müşterek çocuk ..."un dünyaya geldiğini yaklaşık 2,5 yıl sonra çocuğun davalı ..."dan olduğunu öğrendiğini, eşinden boşandığını, çocuk yönünden de soy bağının reddi davası açtığını, her iki davanın da kabul edilerek kesinleştiğini, kendi çocuğu sanarak büyüttüğü küçüğün kendisinden olmadığını öğrendiğinde derin üzüntü yaşadığını belirterek, oluşan maddi ve manevi zararının davalılardan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar, aynı konuda davacının boşanma davasında da tazminat aldığını, tazminat yönünden kesin hüküm oluştuğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 114. maddesinde; aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması, dava şartları arasında sayılmıştır. Uyuşmazlığın daha önce kesin hükümle çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır. Her iki davanın konularının aynı olması, dava sebepleri yani dayanılan olayların ve taraflarının aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşacağı HMK 303. maddesinde düzenlemiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ve davalı ... "un ... Asliye Hukuk Mahkemesinin Aile Mahkemesi Sıfatıyla verdiği 18/07/2012 gün, 2011/149 esas ve 2012/407 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, davacının bu dosyadaki dilekçesinde maddi vakıa olarak müşterek çocuk Göktuğ"un davalı ..."dan olduğu iddiasına dayandığı, dosyaya
sunulan ... Genetik Tanı Merkezinden aldığı 29/03/2011 tarihli DNA testi sonucunda küçük ..."un biyolojik babasının davacı değil de davalı ... olduğunu vurguladığı ve bu nedenle mahkemece davacı yararına manevi tazminat takdir edildiği, boşanma kararının taraflarca temyiz edilmeksizin 18/10/2012 günü kesinleştiği ve nüfus kayıtlarına da işlendiği anlaşılmaktadır. Maddi ve manevi tazminat istemli eldeki dava ise boşanma kararından sonra 06/11/2013 tarihinde açılmıştır. Şu halde; manevi tazminat isteminin boşanmanın feri niteliğindeki manevi tazminat kararı ile sonuçlandığından kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.