Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6246
Karar No: 2017/627

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/6246 Esas 2017/627 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/6246 E.  ,  2017/627 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Orman Yönetimi,... mahallesi ... ada 2 parsel sayılı 30977 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu ancak, taşınmazın bir bölümünün kesinleşen orman sınırları içinde kaldığını belirterek tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile ... adına tesciline ve davalıların el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
    Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.05.2006 gün ve 4522-7170 sayılı bozma kararında özetle “Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1941 yılında orman kadastrosu yapılıp kesinleşmiştir. Daha sonra 1989 yılında 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması yapıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan raporda çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırı dışında kaldığı açıklanmış, mahkemece kesin hüküm nedeniyle dava reddedilmiştir.
    Gerçekten, yörede 1952 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmaz gerçek kişi adına tesbit edilmiş, Orman Yönetiminin açtığı dava sonucu, ... Arazi Kadastro Mahkemesinin 03.11.1953 tarih 1953/398-233 sayılı ilamı ile taşınmazın 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı ve tapulu olduğu gerekçeleri ile davanın reddi yolunda hüküm kurulmuş, hüküm temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Bu davada sadece 3116 sayılı Kanun gereğince yapılan tahdit hattı uygulanmış, 4785 sayılı Kanun gereğince bir inceleme yapılmamıştır. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet ormanları sınırlandırılmıştır. Orman Yönetimi ile taşınmazın önceki maliki arasındaki hükmün yörede 1941 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastro sınırlarının uygulanmasına ilişkin olduğu açıktır. 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre istisnalar dışında gerçek ve tüzel kişiliklere ait tüm ormanlar hiçbir işleme gerek kalmadan devletleştirilmiştir. Yörede 1941 yılındaki orman kadastro çalışmasından sonra 1989 yılında 4785 sayılı Kanun göz önüne alarak yapılan orman kadastro çalışması yapılmıştır.1989 yılında yapılan orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına ilişkin çalışmanın ilan edilerek itirazsız kesinleştiği ve çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı usulüne uygun olarak saptandığında söz konusu kadastro mahkemesi kararının kesin hüküm oluşturduğu düşünülemez. Çünkü, 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan orman kadastro yönetmeliğinin 23. maddesi gereğince 4785 sayılı Kanun gözetilerek bu kanun ile devletleştirme kapsamındaki ormanların kadastrosu her zaman yapılabilir.
    Ayrıca; dosya içinde bulunan 1941 yılına ait orman tahdit haritası ile 1989 yılına ait orman kadastro çalışması, aplikasyon 2/B haritası arasında açı ve mesafe olarak orman tahdit noktalarının konulduğu yerler arasında farklılık olduğu anlaşılmaktadır. Orman tahdit harita ve tutanaklarının uygulanması bu hali ile yetersiz olduğu gibi, dosya kapsamından bu yerde 1989 yılında yapılan çalışmanın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır. Bu yerde 1989 yılında yapılan orman kadastro çalışması kesinleşmemiş ise, ortada 4785 sayılı Kanun hükümleri göz önünde bulundurularak yapılan ve kesinleşen bir orman kadastrosunun varlığından sözedilemez ve taşınmazın öncesi itibariyle 4785 sayılı Kanun karşısında orman sayılan yerlerden olup olmadığı memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planının uygulanması sonucu anlaşılır. 1989 yılında yapılan orman kadastro çalışmasının ilan edilip kesinleştiğinin belirlenmesi halinde ise uyuşmazlık, kesinleşen orman tahdit harita ve tutanaklarının uygulanması ile çözümlenebilir.
    Bu nedenle; mahkemece, öncelikle 1989 yılında yapılan orman kadastro çalışmasının askı ilan tutanağı orman işletme müdürlüğünden istenmeli, askı ilanının yapılıp kesinleştiğinin anlaşılması halinde, 3 uzman orman yüksek mühendisi ve 1 fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte tutanaklarda bahsi geçen sabit mevki ve yer adları konusunda yerel bilirkişi ifadelerinden yararlanılarak 1941 ve 1989 yılına tutanak ve haritalar ile arazi kadastro paftası, 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B madde uygulaması hakkındaki yönetmelik ve bu yönetmeliğin 54. maddesi gereğince çıkarılan teknik izahnamede tarif edilen yöntemle değişik açı ve mesafelerdeki en az 6-7 adet orman sınır noktası gösterilecek şekilde uygulanmalı, taşınmazın 1941 ve 1989 tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı belirlendiğinde, sadece 1941 yılı tahdit uygulaması sonucu verilen Köyceğiz Kadastro Mahkemesinin 23.10.1953 tarih ve 1953/47-180 sayılı ilamının kesin hüküm oluşturmayacağı düşünülmeli, 1941 yılından sonra yapılarak kesinleşen orman kadastro çalışmasının bulunmadığı, ya da yapılmış olsa bile ilan edilmediğinin saptanması halinde; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, uygulanmak suretiyle; taşınmazın, bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, böylece 1941 yılı orman kadastrosu dışında kalan dava konusu taşınmazın 4785 sayılı Kanun karşısında orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, toplanacak tüm kanıtlar değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
    Bozma kararına karşı mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 07.02.2007 gün ve 20/62-56 sayılı kararı ile hüküm bozulmuş ve “ Tapu maliki ...’un veraset ilamı getirtilip taraf teşkili sağlanması gerektiği” açıklanmıştır. Bozma kararına uyulduktan sonra, yargılama sırasında 2009 yılında orman kadastrosunun başladığı ve davanın orman kadastrosuna itiraza dönüştüğü gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş (...Asliye Hukuk Mahkemesi 04.05.2010 gün ve 62-139 sayılı)hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, dairenin 17.02.2011 gün ve 10349-1345 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Bozma kararı özetle “Çekişmeli taşınmazın geldisi olan Bezkese (Taşlıburun) Köyü Payam mevkii 521 parsel sayılı 31350 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle Ekim 1949 tarih 18/6 sıra numaralı tapu kaydı ile tespit görmüş, 14.01.1952 tarihinde Orman Yönetimi itiraz etmiş, ... Arazi Kadastro Mahkemesinin 03.11.1953 gün ve 1953/398-233 sayılı itirazın reddine dair kararı temyiz edilmeden 23.12.1953 tarihinde kesinleşmiştir.
    Kadastro mahkemesinin görev ve yetkileri Kadastro Kanununun 25 ve 26. maddesinde düzenlenmiş olup, 26. madde gereğince kadastro mahkemesi, 10. maddeye göre kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları, 11. maddede belirtilen askı ilanı içinde açılan davaları, mahalli hukuk mahkemelerinden 27. madde uyarınca kadastro mahkemesine devredilen dava ve dosyaları, kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tesbitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkları inceler ve karara bağlar. Yine Orman Kanununun 11/1 maddesi gereğince, altı aylık askı ilan süresi içinde açılacak davalara bakmaya kadastro mahkemesi görevlidir.
    Somut olayda, Orman Yönetimi tarafından çekişmeli parselin kısmen kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı iddiasıyla, bu bölümün tapu kaydının iptali ve davalıların bu bölüme el atmalarının önlenmesi istemiyle dava açıldığı, yargılama sırasında çekişmeli parselin bulunduğu yerde aplikasyon ve 2/B işlemi nedeniyle, davanın aynı zamanda önceki orman kadastrosunun aplikasyonu ve 2/B işlemine itiraza dönüştüğü gözetilerek bu dava yönünden görevsizliğe karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak, davanın aynı zamanda tapu kaydının iptali ve orman olarak tescil istemini içerdiği, parselin bulunduğu yerde genel kadastronun 1952 yılında yapıldığı, Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 02.11.1953 gün ve 1953/398-233 sayılı kararının kesinleşmesiyle tapuya kayıt edildiği, orman kadastrosuna itiraz davasında taşınmazın tapuya tescili anlamına gelecek hüküm kurulamayacağı, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada genel mahkemenin görevli olduğu gözetilerek, tapu iptali ve tescil davasının ayrılarak başka bir esasa kaydedilip, kadastro mahkemesine gönderilen orman kadastrosuna itiraz davasının bekletici mesele olarak kabul edilmesi gerekirken, dosyanın tamamının görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine gönderilmesi doğru değilse de, bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple hüküm fıkrasında bir numaralı bentte yer alan “1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine,” cümlesinden sonra gelmek üzere “tapu iptal tescil, el atmanın önlenmesi davasının ayrılarak, ayrı bir esasa kaydedilmesine, görevsizlikle kadastro mahkemesine gönderilen orman kadastrosunun aplikasyonu ve 2/B uygulamasına ilişkin davanın bekletici mesele olarak kabul edilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün HYUY"nın 438/7 maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,” şeklindedir.
    Bu karardan sonra, kadastro mahkemesinde 2012/37 esas numarasını alan temyize konu orman kadastrosuna itiraz davasının kısmen kabulüne, taşınmazın (A) işaretli 28292.40 m2 bölümünün 1945 yılından önce devlet ormanı olarak sınırlandırılmış yer olup 4785 sayılı Kanun uyarınca devletleştirmeye tabi olmadığı gerekçesiyle; bu bölümün orman niteliği ile ... adına tespit ve tesciline, (B) işaretli 2685.42 m2 bölümünün ise 1944 yılı orman tahdidi dışında ve öncesinde orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılmakla; bu bölüme yönelik olarak tapu kaydının geçerliliğini korumasına karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından (B) bölümüne yönelik temyiz edilmiştir.
    Dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
    Yörede 1941, 1989 ve 2009 yıllarında yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
    İncelenen dosya  kapsamına, toplanan delillere ve kararın  dayandığı  gerekçeye  göre çekişmeli  taşınmazın (A) bölümünün 2009 yılında orman sınırı içinde; temyize konu (B) bölümünün ise orman sınırı dışında kaldığı gibi; eski tarihli resmi belgelerde de (B) bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek (B) bölümü hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, orman kadastrosuna itiraz davasına bakmakla görevli mahkemenin sadece talebin kabulüne ya da reddine karar vermekle yetinmesi, sicil oluşturma görevinin bulunmadığı gözönünde bulundurulduğunda, halen davalı adına tapuda kayıtlı olan ve tapu iptali ve tescil davasının da tefrik edilerek genel mahkemede bu dosyada verilecek kararı beklediği gözönünde bulundurulduğunda sicil oluşturulacak şekilde karar verilmiş olması isabetsiz ise de; bu yanılgının giderilmesi, hükmün bozulmasını ve  yargılamanın  tekrarını  gerektirmediğinden,  hüküm  fıkrasının 1. bendinde (A) bölümü hakkında yer alan “ bu bölümün söz konusu parselden ifrazı ile ayrı bir parsel numarası altında orman vasfı ile ... adına tespit ve tesciline,” ifadesi hükümden çıkartılarak, yerine “(A) bölümünün orman sınırı içinde bırakılmasına", " (B) ile gösterilen 2685.42 m2 kısmının ise 1944 yılı orman tahdidi dışında ve öncesinde orman sayılmayan yerlerden oluğu anlaşılmakla; bu kısmın orman sınırı dışına çıkarılmasına” ifadesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine  ve  hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesi  gereğince düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA,  temyiz harcının istek halinde iadesine 31.01.2017 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi