1. Hukuk Dairesi 2018/1486 E. , 2019/2235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacı tarafça istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ..."in maliki olduğu 8770 ada 24 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümü satış göstermek sureti ile davalıya temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, ayrıca davalının murise ait ev eşyalarına ve ziynet eşyasına da haksız şekilde el koyarak mal edindiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine, ev eşyası ve ziynet eşyası niteliğindeki kazandırmaların ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini elden ödemek sureti ile satın aldığını ayrıca murisin başkaca taşınmazının da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, miras bırakının yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, minnet duygusuna dayalı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 14.12.2017 tarihli ilamı ile, murisin davalıya yaptığı devir işleminin minnet duygusuyla değil, bağışlama amacıyla gerçekleştiği gerekçesi ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1949 doğumlu mirasbırakan ...’in 07.03.2013 tarihinde dul ve çocuksuz olarak öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kardeşi ... ile dava dışı annesi ...ve dava dışı kardeşi ...’in kaldıkları, davalı ...’in ise murisin kardeşi ...’in kızı olduğu, murisin adına kayıtlı 8700 ada 24 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümünü 05.01.2005 tarihinde satış yolu ile davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
Somut olgular ve toplanan deliller itibari ile davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince, davacı tanıklarının beyanlarıyla mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin ve muvazaanın varlığı konusunda somut bir olgunun ortaya konulamadığı, davalı tanıklarının ise murise davalı ve annesi ... tarafından bakıldığını, yine dava konusu taşınmazın satış bedelini davalının babasının ödediğini beyan ettikleri, dosya içeriği itibari ile murisin adına kayıtlı bir parça daha taşınmazının bulunduğu, eğer mal kaçırma amacı olsaydı bu taşınmazın da devredilmiş olacağı hususları sabittir.
Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2.maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.