20. Hukuk Dairesi 2015/10587 E. , 2017/687 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyü, ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, EPDK"nın 22.11.2007 tarihli 1381-7 sayılı kararı ile ... Elektrik Üretim A.Ş. tarafından kurulacak ... Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali Üretim Tesisine üretim lisansı verildiğini, üretim ve yardımcı tesislerin kurulabilmesi için kamulaştırma kararı alındığını, çekişmeli taşınmazda kamulaştırma yapılmadan el konulmak istendiğini, bu nedenle asliye hukuk mahkemesinde 2009/291 Esas sayılı tazminat davası açıldığını, bu davada verilen ara karar gereğince kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek davalı taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine, 08.06.2010 tarihli cevap dilekçesi ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 30.11.2011 ve 21.01.2011 havale tarihli bilirkişi raporlarında (A) ile ve mavi renk ile gösterilen 2418,641 m²"lik taşınmazın davacının mülkiyetinde olduğunun tespitine, davalı Hazinenin talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26/11/2013 tarih ve 2013/9299 E. -2013/10757 K. sayılı kararıyla; "...Mahkemece, dava konusu taşınmaz su altında kaldığından kamu emlakine dönüştüğü, ancak tespit tarihine kadar kazanma koşulları gerçekleştiğinden 2418,641 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacının mülkiyetinde olduğunun tesbitine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki; Medeni Kanunun 713. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın, kadastro tesbitinin kesinleşerek tesbit harici bırakıldığı tarihten itibaren, davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurulması şartlarının yanında 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal iktisap edilebilir. Mahkemece, davacı adına aynı çalışma alanında tesbit gören yerler yeterince araştırılmamış, belgesizden kazanmaya ilişkin sınırlamaların aşılıp aşılmadığı ve dava konusu taşınmazın sulu mu yoksa kuru mu arazi olduğu belirlenmemiştir. Eksik araştırma ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle, aynı çalışma bölgesinde 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesi uyarınca davacı ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili
kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulup tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile davacı ve diğer mirasçılar ile miras bırakanları adına tesbit gören yerlerin kuru mu yoksa sulu mu arazi olduğu 5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğinin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası (sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) hükümlerine göre belirlenerek, 3402 sayılı Kanunun 14/1 maddesinde yazılı sulu toprakta 40 ve kuru toprakta 100 dönüm kısıtlamalarının aşılıp aşılmadığı hususunda bilirkişilerden keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli rapor alınmalı, toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra “1) Davacının davasının kabulü ile ... ili ... ilçesi ... mahallesinde kain fen bilirkişisi ... tarafından hazırlanan 30/11/2011 havale tarihli krokili raporda (A) harfi ile ve mavi renkli kalem ile boyalı olarak gösterilen toplam 2418,641 m2"lik taşınmazın ... ve ... oğlu 01/12/1938 doğumlu davacı ..."nın mülkiyetinde bulunduğunun tespitine, 2) Davalı Hazinenin talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı Orman Yönetimi ve davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 19.08.2004 tarihinde 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 30.05.2006 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
Genel arazi kadastrosu işlemi 16/01/1980 tarihinde yapılmış ve sonuçları 16/04/1980 -15/05/1980 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalı Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 01/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.