Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18861
Karar No: 2017/4237
Karar Tarihi: 22.05.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/18861 Esas 2017/4237 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/18861 E.  ,  2017/4237 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Davacı, Kurumca düzenlenen takiplerin iptaline, %40"dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    K A R A R

    Dava; davacıya gönderilen ödeme emirlerinin iptali ve %40"tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 2009/10227 takip dosyasından gönderilen ödeme emrindeki 2008/3-6 dönem borçlarının ve 2012/14460 nolu takip dosyasından gönderilen ödeme emrindeki 2008/3. ay dönem borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin iptaline, dava konusu diğer ödeme emirlerinin iptaline yönelik davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, 6183 sayılı Kanun"un 58/5 maddesine göre red edilen tutar olan (20.852,8 TL ) asıl alacağın %10 zamlı olarak davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; ...4. ASTM"nin 21.07.2009 Tarih ve 2009/292 E sayılı ihtiyati tedbir kararı ile; “ İİK"nın 206. maddesinin 1. sırasında yazılı alacaklara ilişkin olanlar hariç olmak üzere 6183 sayılı Yasa ile ilişkin ve hangi sebebe dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında yapılan icra takipleri ile şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile bankalardaki hesapları ve paraları üzerinde 3. kişilerce yapılacak icra takipleri, ihtiyati haciz ve tedbir uygulamalarının tedbiren durdurulmasına....ihtiyaten karar verilmesine, verilen ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmesinin denetlenmesi ve uygulanmasından doğabilecek ihtilafların çözümü ve mevcut şirket yönetim kurulunun işlemlerinin denetlenmesi yönü ile ...kişilerin kayyum olarak tayinine, şirket organlarının alacakları kararların kayyum onayına tabi tutulmasına ” karar verildiği anlaşılmaktadır.
    506 sayılı Yasa"nın 80/12. maddesinde; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere “ üst düzey yönetici ” kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu"nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir. Anonim şirkette primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi ünvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “ menfi tespit ” niteliğinde olup “ böyle bir borcu olmadığı ” veya “ kısmen ödendiği ” veya “ zamanaşımına uğradığı ” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir.
    5510 sayılı Yasa"nın yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Yasa"nın 88. maddesinin 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
    5510 sayılı Yasa"nın 88/20. maddesinde de; Kurum"un sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kurum"a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
    5510 sayılı Yasa"nın 88/20. maddesi 506 sayılı Yasa"nın 80/12. maddesinden farklı olarak; tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.
    5510 sayılı Yasa"nın 88/20. maddesinde açıkça; haklı sebepler olmaksızın deyimine de ver verilmiştir. Primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise, yönetim kurulu üyeleri prim borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla şirketin prim borcundan müteselsilen sorumlu olan yönetim kurulu üyeleri, borcun haklı nedenle ödenemediği savunmasında bulunabilirler ve haklı nedenin varlığı halinde prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte mütesesilen sorumlu tutulamazlar.
    Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda, 5510 sayılı Yasa"da bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken, diğer yasalardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa sosyal güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
    Öte yandan; iflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Yasası"nın 79. maddesinde düzenlenmiş olup “ borca batık durumda olan ( aktifi pasifini karşılamayan ) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, ticaret mahkemesince iflas kararı verilmeyerek, önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurumdur. Anılan Yasa"nın 179/b,I maddesi gereğince; erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Yasa"ya göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç yasadan doğduğundan, mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.
    Bu bağlamda İcra ve İflas Yasası"nın 179. maddesi gereğince; iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Yasa"nın 179/b maddesindeki “ Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Yasa"ya göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz...” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkansızlığı doğrudan kanundan doğduğundan, yönetim kurulu üyeleri yönünden, 5510 sayılı Yasa"nın 88. maddesinde yer alan “ haklı sebep ” kavramı kapsamında kabul edilebilecektir. Ancak, 5510 sayılı Yasa"nın 88. maddesinin 1. fıkrasında; “ 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurum"ca belirlenecek günün sonuna kadar Kurum"a öder. ” hükmü yer almakta olup önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi “ takip eden ayın sonuna kadar ” olarak belirlemiştir. Bu madde çerçevesinde; erteleme sürecinden öncesine ilişkin prim borçları yönünden, borcun ait olduğu ayı takip eden ay sonu itibariyle tahakkuk ve tediye, dolayısıyla da müteselsil sorumluluk gerçekleştiğinden sonradan şirket yönünden verilen iflasın ertelenmesi kararı üst düzey yöneticinin sorumluluğunu etkilemeyecektir. Bir başka deyişle; iflasın ertelenmesi süreci öncesine ait prim borçları için şirketin iflasının ertelenmesi, üst düzey yönetici yönünden haklı neden oluşturmayacaktır.
    Somut olayda; mahkemece 21.07.2009 tarihli ihtiyati tedbir kararı da dikkate alınarak karar verilmesi ve ayrıca dava kısmen kabul edildiği halde davalı Kurum lehine vekalet ücretine de hükmedilmesi gerekirken ( davalı temyizi de dikkate alınarak ) yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK"nın 370/2. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrası silinerek yerine; “ Davanın Kısmen Kabulü ile;
    1- 2009/10227 numaralı takip dosyasından gönderilen ödeme emrindeki 2008/4-5-6. aylara ait işsizlik sigortası primi borçlarına, 2012/14460 numaralı takip dosyasından gönderilen ödeme emrindeki 2008/3. ve 2009/6 – 2011/9. aylara ait işsizlik sigortası primi borçlarına, 2012/18938 numaralı takip dosyasından gönderilen ödeme emrindeki 2011/1 – 2012/2. ay arası işsizlik sigortası primi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin İPTALİNE, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
    2-6183 sayılı Yasa"nın 58/5 maddesine göre red edilen tutar olan ( 3.821,00 TL ) asıl alacağın %10 zamlı olarak davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
    4-Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
    5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 1.800,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 1.800,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6-Davacı tarafından yapılan ilk masraflar dahil toplam 510,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
    7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine ” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı"ya iadesine
    22.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi