22. Hukuk Dairesi 2016/23044 E. , 2019/20800 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin muhasebeci olarak çalışırken fazla çalışmaların ve ulusal bayram genel tatil çalışmaların karşılığının ödenmediğini iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının kendi isteği ile ayrıldığını, ibraname imzaladığını, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili kanuni süresi içerisinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin sona erme şekli konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.Taraflar arasında iş akdinin işçiye kıdem tazminatı ödenmesini gerektirir şekilde son bulup bulmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. 5953 sayılı Basın İş Kanununun 14 üncü maddesinin aksine, 4857 sayılı Yasada ücretin peşin ödeneceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir.Ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.1475 sayılı Yasa döneminde, toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanununun 81 inci maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceği kabul edilmekteydi. 4857 sayılı İş Kanununda ise ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin yirmi gün içinde ödenmemesi durumunda, işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş, toplu bir nitelik kazanması halinde dahi bunun kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır.Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.
Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanması gerekir.
4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır.İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin, ücretinin bir kısmını Yasanın 33 üncü maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.Bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan aynî yardımların yerine getirilmemesi de (erzak ve kömür yardımı gibi) bu madde kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin “haklı fesih” hakkı bulunduğu kabul edilmelidir.İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi, sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü, 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkânı vardır .Somut olayda, davacının 16.03.2015 tarihli istifa dilekçesinde; ‘02.09.2015 tarihinden itibaren çalışmakta olduğum işyerinden 31.03.2015 tarihi itibari ile kendi isteğim ile istifa ederek ayrılıyorum’ yazılı olup özel bir istifa nedeni açıklanmamış, istifa gerekçesi belirtilmemiştir. Dava dilekçesinde ise fazla çalışmaların karşılığının ödenmediği için ayrıldığını belirtmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının tanık olarak verdiği beyan esas alınarak ayda 3 gün günde 2 saat olmak üzere toplam ayda 6 saat üzerinden hesaplanan fazla çalışma ücret alacağından müfettiş raporu üzerine 2014 yılı Mayıs ayı ek ödeme adı altında yapılan ödemenin fazla çalışma olarak kabülü ile mahsup edilmesi sonucu geriye yönelik fazla çalışmaların ödendiği ve davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunmadığından reddine karar verimiş ise de isabetli olmamıştır. Davacının tanık olarak dinlendiği 12.09.2008 tarihine kadarki beyanları kendisini bağlar. Yargılama sırasında dinlenen insan kaynakları müdürü olarak görev yapan davacı tanığı fazlaçalışmaların idari kısım için ödenmediğini, 2014 yılında denetleme yapıldığını denetim sonucunda her gün 1 saat 15 dakika fazla çalışma yapıldığı ve ödenmediğinin tespit edildiğini talimatlara uyarak banka kanalı ile ödeme yaptıklarını beyan etmiştir. O halde 29.08.2014 denetim tarihine kadar günde 1 saat 15 dakika fazla çalışmaya göre hesaplama yapılmalı, 2014 yılı mayıs bordrosu ile yapılan ödeme mahsup edilerek fazla çalışma ücret alacağı ile sonucuna göre de kıdem tazminatının değerlendirilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.