3. Hukuk Dairesi 2017/9159 E. , 2019/9270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalının aralarında akdedilen 15/07/2011 tarihli kira sözleşmesi uyarınca taşınmazında kiracı olduğunu, ilk yıl kira bedelinin aylık 550,00 TL olarak belirlendiğini ve yıllık kira artışlarının Tefe-Tüfe ortalaması oranında yapılmasının kararlaştırıldığını, 2014 yılı Nisan ayı sonunda mecuru tahliye eden davalının kira paralarını ve aidatları düzenli şekilde ödemediğini, yine davalı tarafça ödenmeyen 680 tl aidat bedelinin de yönetime kendisi tarafından ödendiğini, bu nedenle davalı aleyhine Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/16686 esas sayılı dosyası ile takibin başlatıldığını, davalının borcun tümüne itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek takibe haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazmşnatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; davacının aidat ödemesine dair belge sunmadığını, dava dilekçesinde belirtilen ödemeleri dışında da ödemeleri olduğunu, Nisan 2014’te 600 TL Haziran 2014’te 2000 TL ödeme yapıldığını, emlakçıya 950 TL elden ödeme yapıldığını ve bu konuda tanık dinletmek istediğini, takas mahsup talepleri olduğunu, kira sözleşmesi yapılırken 5.000 USD depozito verildiğini belirterek davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, depozito bedelini iade edilmemesinin nedenlerine ilişkin delil sunulmadığı, taşınmazın tahliyesinden sonra hasarın oluşup oluşmadığına yahut buna ilişkin harcama yapılıp yapılmadığına dair belge de sunulmadığı, ödenmeyen 3.582,36 TL kira, 560,00 TL aidat tutarından depozitonun tenzilinden sonra 3.066,51 TL"nin, 978,82 TL işlemiş faizle birlikte davalıdan tahsili gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 3.066,51 TL asıl alacak ve 978,82 TL işlemiş faiz için Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/16686 esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, takipten sonra asıl alacağa yasal faiz yürütülmesine ve davalı aleyhine asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Tararaflar arasında 15/07/2011 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli, aylık 550 TL bedelli kira sözleşmesi imzalanmış olup davalı tarafça 500 USD depozito ödendiği sözleşmede belirtilmiştir. Taraflar arasında sözleşme konusunda uyuşmazlık bulunmayıp, somut uyuşmazlık, davacının icra takibine konu ettiği 5730 TL tutarında kira ve aidat alacağı bulunup bulunmadığı, alacak bulunuyor ise depozito bedelinin bu alacaktan mahsubu noktalarındadır.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Mahkemece davacının alacağının hesabı ve depozitonun mahsubu bakımından aldırılan ve 1 USD’i icra takip tarihi itibariyle 2,1517 TL kabul ederek hesaplayan kök bilirkişi raporunda davalının 3.066,51 asıl 978,82 TL TL borcu olduğu hesaplanmış, ek raporda ise icra takip tarihi itibariyle 1 USD’nin T.C Merkez Bankasının yayınladığı efektif satış kuru değeri olan 2,7858 TL üzerinden hesaplama yapılarak 500 USD depozitonun mahsubu ile davalının 2.750,96 TL asıl 987,82 TL işlemiş faiz yönünden borçlu olduğu hesaplanmış, ancak kök bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Davacı, dava dilekçesinde harca esas değer olarak icra takibindeki asıl alacak miktarı olan 5.730 TL’yi göstermiş ve bu değer üzerinden harcını yatırmıştır. İşlemiş faiz talep edilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca talep aşılarak işleniş faiz de alacak miktarına dahil edilerek hüküm kurulması yanlış olmuştur.
Bu durumda mahkemece; depozitonun mahsubu bakımından 1 USD’nin icra takip tarihindeki efektif satış kuru değeri olan 2.7858 TL dikkate alınarak hesaplama yapılarak bu değer üzerinden kira ve aidat alacağından depozito bedeli 500 USD’nin mahsubu ile işlemiş faiz nazara alınmadan kalan bedel üzerinden ek rapora göre hüküm kurulması gerekirken hatalı hesaplama içeren kök bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de davanın, takibe konu 5730 TL asıl alacak tutarı üzerinden açılmış olması, davacı vekilinin 30/12/2015 tarihli celsede davalının davacı asilin banka hesabına dava öncesinde yatırdığı 2.000 TL’nin tenzili sonucu 3.730 TL kira ve 560 TL ortak gider alacağı kaldığını beyan etmesi ve mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda depozito bedelinin mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nin 13. maddesinin birinci fıkrasına göre konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda davanın kısmen reddedilmesi halinde davalı lehine hükmedilecek reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücretinin davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmaması gerektiği gözetilmeksizin davalı lehine 202,16 TL vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup, doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.