3. Hukuk Dairesi 2019/1791 E. , 2019/9334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonesi olduğu davalı şirketin Haziran 2005 ila Ocak 2010 döneminde düzenlediği faturalar ile kayıp-kaçak ve PSH (sayaç okuma) bedeli tahsil ettiğini, işbu bedellerin bir hizmet karşılığı olmamasına rağmen tahsilinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ile söz konusu bedellerin tahsilinin haksız olduğunun belirlendiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000 TL"nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 05/11/2015 tarihli dilekçesi ile talebini 214.629,40 TL"ye artırmıştır.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen 01/12/2015 tarihli karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 12/03/2018 tarihli ve 2016/13469 E. 2018/2319 K. sayılı ilamıyla; davaya konu edilen kayıp-kaçak bedeli istemi yönünden, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17 nci, geçici 19 uncu ve 20 nci maddelerinin somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi için bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; Danıştay 13. Dairesinin 875 sayılı EPDK kararı ile belirlenen perakende satış hizmet tarifesinin geçiş döneminde kwh bazında uygulanabileceğine ilişkin kuralı iptal ederek abone başına sabit bir ücret olarak uygulanması gerektiğini belirlediği, İdari Dava Daireleri Kurulunun ise 24/05/2012 tarih 2011/1901 E. 2012/798 K. sayılı kararıyla daire kararının serbest tüketicilerle sınırlı olarak uygulanması gerektiğini belirterek onadığı, davacı abonenin tüketim miktarlarına göre serbest tüketici kapsamında kaldığı, aldırılan bilirkişi raporu ile davacı aboneden fazla tahsil olunan nispi PSH bedellerinin fark tutarının 36.264,30 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 36.264,30 TL alacağın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyizin kapsamına göre, davalı tarafın bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı tarafın kayıp-kaçak bedeline yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davada, PSH bedeli dışında ayrıca elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin de istirdatı istenmiştir.
Dairemiz bozma ilamında belirtilen, 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17 nci maddesine eklenen onuncu bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de geçici 20 nci maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, davaya kanu edilen kayıp-kaçak bedeline ilişkin hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle kayıp-kaçak bedeline yönelik istem konusuz kalmıştır.
Bu noktada, mahkemece; HMK"nın 331 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, konusuz kalan kayıp-kaçak bedeli istemi hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.
Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre kayıp-kaçak bedelini talep etmekte haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan kayıp-kaçak bedeli istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, buna bağlı olarak davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kayıp-kaçak bedeline yönelik istemin reddine, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin haklılık oranında paylaştırılmasına, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın bütün temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (1), (2), (4), (6) ve (7) nolu bendlerinin çıkartılarak yerlerine sırasıyla;
“1- PSH bedeline yönelik istemin kabulü ile 36.264,30 TL’nin 10.000,00 TL"sinin davanın açıldığı 06/02/2015 tarihinden, 26.264,30 TL"sinin ise 05/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,”
“2- Kayıp-kaçak bedeline yönelik istem konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,”
“4- Davacı tarafından karşılanan toplam 3.740,47 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,”
“6- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,”
“7- Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,” bendlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.