Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6076
Karar No: 2019/1023
Karar Tarihi: 12.02.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/6076 Esas 2019/1023 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/6076 E.  ,  2019/1023 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Ödeme emrinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi ve davacı avukatı tarafınadan duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12.02.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşma talep eden davacı asil ... ve adına Begüm Üstünkaya ile davalı Kurum adına Av. Nurcan Katar geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davaya Konu somut olayda; mahkemece verilen 27.04.2017 tarihli karar, Dairemizin 21.11.2017 günlü ve 2017/4002 Esas, 2017/8125 Karar Sayılı ilamı ile “…01.07.2008 tarihinden önce tahakkuk eden prim borçları bakımından, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için, işveren kamu kurum ve kuruluşu ise, kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması, tüzel kişiliğe haiz diğer yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunulması gerekirken; sonradan yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi burada bir ayrıma giderek, özellikle Anonim Şirket yönetim kurulu üyelerinin, temsil ve ilzam yetkisi aranmaksızın (haklı sebepleri olmazsa) müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, eldeki davada; 17.06.2013 günlü genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyesi olan ve 01.08.2013 günlü olağanüstü genel kurul kararıyla da bu görevi son bulan davacının, takibe konu 2013 yılı 6. ve 7.aya ilişkin kurum alacaklarından sorumluluğu mevcut iken, 8.aya ilişkin kurum alacağından ise sorumluluğunun bulunmadığı” hususuna işaret edilerek bu kapsamda karar verilmek üzere bozulmuştur.
    Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
    Eldeki davada ise, mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerine göre bir karar verildiğinden bahsedilmesi olanaksızdır.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle bozma kapsamında bir değerlendirme gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı avukatı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, Başkan ..."in muhalefetine karşı, Üyeler ..., ..., ... ve ...’ün oylarıyla ve oyçokluğuyla, 12.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Davacı, dava dışı ... Tekstil San. ve Tic A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle şirketin 2013 yılı 6. aydan 2013 yılı 8. aya kadar olan prim borçlarından sorumlu tutulmuştur.
    5510 sayılı Kanun"un 88/20. maddesi ile, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan yönetim kurulu üyelerinin primlerin ödenmesinden işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir.
    6183 sayılı Kanun"un “Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlığı altında Mükerrer 35/1. Maddesi, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.”
    Kanuni temsilcilerin sorumluluğu ile ilgili iki faklı kanunda ayrı ayrı düzenleme olsa da 5510 sayılı Kanun, 6183 sayılı Kanun"a göre özel kanun olduğundan uygulama önceliği vardır. Mülga 506 sayılı Kanun"da, sadece tüzel kişi işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerisorumlu tutulurken ve sorumluluk için tüzel kişiliği haiz işverenleri temsil ve ilzama yetkili olma unsuru aranırken, 5510 sayılı Kanun ile temsil ve ilzam yetkisi bulunsun veya bulunmasın şirket yönetim kurulu üyeleri de işveren ile birlikte müteselsil sorumlu tutulmuştur.
    Madde 88/1 hükmüne göre “4"üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder” Görüldüğü gibi kanun, primlerin ne zaman ödeneceğini belirlememiş, bu konuda Kuruma yetki vermiştir.
    29.05.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikle Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği madde 108’e göre işverenler, Kanunun 4"üncü ve 5"inci maddelerine tabi çalıştırdığı sigortalılara, sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalılara, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 7"nci maddesine göre iş görme edimini yerine getirmek üzere başka işverene geçici olarak devrettiği sigortalılara ilişkin primleri bu maddede öngörülen sürelerde öderler denilmiş, maddenin devamında ise 4/I-a sigortalıları yönünden primlerininödeme zamanı belirlenmiştir. Buna göre,
    a) Ayın 1’i ile 30’u arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalılar için en geç belgenin ilişkin olduğu ayı izleyen ayın son gününe kadar,
    b) Ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalılar için en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının 14’ü ne kadar,işverenlerce Kuruma ödenir.

    29.05.2016 tarihli Resmi Gazetede yapılan değişiklikten önce SSİY madde 108’de, Kanunda belirtilen sigorta primleri, Kurumca çıkarılacak tebliğde belirtilecek süre içinde Kuruma ödeneceği hükmü vardı. Yani sigorta prim ödeme sürelerini belirleme yetkisi İşveren Uygulama Tebliğine bırakılmıştı. 01.09.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan İşveren Uygulama Tebliğinin 2.4 maddesine göre ise, Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalıları çalıştıran işverenler, bir ay içinde çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını sigortalıların ücretlerinden keserek, kendi hissesine isabet eden prim tutarlarını da bu tutarlara ekleyerek en geç takip eden ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödeyecekleri belirtilmişti.
    Primlerin tahakkuku ve bunlara ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin Kuruma verilmesi ile primlerin ödenmesi farklı zamanlardadır. Cari aya ait primlere ilişkin belgeler Kuruma o ay içinde verilmesi gerekirken, ödenmesi ise takip eden aya bırakılmıştır. Bu nedenle primlerin ödenmesine ilişkin sorumluluk, prim borcunun doğduğu ve tahakkuk ettiği ay değil, ödenmesi gereken aya ilişkindir. Her ne kadar 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35. maddesine 04.06.2008 tarihli 5766 sayılı Kanunun 4. maddesi ile, “Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur” şeklinde ek fıkra getirilmiş ise de bu fıkra Anayasa Mahkemesinin 19.03.2015 tarih, 2014/144 E, 2015/29 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Dolayısıyla prim borcundan sorumluluğun belirlenebilmesi için, ödenmesi gereken ayda tüzel kişiliğin yönetim kurulu üyesi veya temsilcisi olup olmadığıönem kazanmaktadır.
    Somut olayda, 2013 yılı 6. aydan 2013 yılı 8. ay arası sorumlu tutulan davacının 6. ay prim borcundan A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olarak sorumlu olduğunda ihtilaf yoktur. Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, davacının 2103 yılı 7. aydan da sorumlu tutulup tutulamayacağı hususudur. Zira A.Ş.’nin 1.8.2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında saat 10.00 itibariyle yönetim kurulu üyeliği sona ermiştir. 506/80 ve 5510/88. maddelerinde yöneticilerin prim borçlarının ödenmesine ilişkin sorumluluktan kurtulabilmeleri için “haklı sebebin” varlığı aranmıştır. Kanun, yöneticilere bir kurtuluş beyyinesi getirmiştir. Şüphesiz haklı sebep objektif ölçülere göre olmalıdır. 2013 yılı 7. ayda doğan prim borcu 8. ayın sonuna kadar ödenebilecektir. Haklı sebep ayrıca, sorumlu sayıldıktan sonra bu sorumluluğu yerine getirebilecek yeterli imkân ve zamanın olması ile de ilgilidir. Ayın ilk günü şirketin genel kurulunun yapıldığı ve yönetim kurulu üyelerinin değiştiği somut olayda, yetkisi kalkan davacının, sorumluluğunu yerine getirememe açısından haklı sebebi olduğunu kabul etmek gerekir.
    Yukarıda belirtilen gerekçelerle davacının 2013 yılı 7. ay prim borcundan da sorumlu tutulamayacağı ve hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi