8. Hukuk Dairesi 2010/1735 E. , 2010/4225 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali, Tescil ve alacak
... ile ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 22.12.2009 gün ve 564/792 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, davacının evlilikleri boyunca yurtdışında çalışmak suretiyle elde ettiği gelirler ile dava konusu 141 ada 46 parsel üzerindeki 2. kat 8 nolu dairenin yurtdışından gelememesi nedeniyle davalı eşi adına tapulandığını, taşınmazın bedelinin vekil edeni tarafından ödendiğini iddia ederek öncelikle tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde dava konusu parselin bilirkişilerce tesbit edilecek değerinin yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın yersiz açıldığını, davacının boşanma davasında bir şey talep etmediğini hakim önünde beyan etiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iptal ve tescil davasının mal rejiminden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tapu iptali ve tescil istenilemeyeceği, katkı payı alacağına ilişkin davanın ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; mal rejiminden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde katkı payı alacağına ilişkindir. Taraflar, 15.10.1970 yılında evlenmişler,16.10.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabul ile sonuçlanması üzerine 13.09.2007 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte son bulmuştur (TMK.nun 225/2). Dava konusu taşınmaz eski MK.nun 170. maddesine göre geçerli olan mal ayrılığı rejimi döneminde 21.02.1989 tarihlerinde edinilmiştir. Bu dönemde edinilen mallar aksi kararlaştırılmadıkça eşlerin kişisel malları sayılır. Ancak, bu dönemde edinilen mal varlığına katkısı bulunan eş, katkısı oranında alacak isteğinde bulunabilir.
Dava konusu taşınmaz, evlilik birliği içinde koca tarafından 1989 yılında üçüncü kişiden “alım” suretiyle edinilmiştir. Akdi ilişkide davacı taraf değildir. Eşler arasında Türk Medeni Kanununun 706. (743 s. TKM.’sinin 634.) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyet aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme de bulunmamaktadır. Bu durumda; 07.10.1953 tarihli 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceğinden mahkemece tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından tapu iptal tescil davasının reddine ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA,
Davacı vekilinin katkı payı alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli olmadığı gibi ulaşılan sonuç da dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı tanıkları ile dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının 1971 yılından boşanma davasının açıldığı tarihe kadar Almanya’da adı geçen firmalarda çalıştığı, hiç boş kalmadığı, kazancını dava konusu taşınmazın alımı için gönderdiği, davacının çalışmalarına ilişkin bilgi ve belgelerin gönderildiği anlaşıldığına göre, mahkemece katkısının kanıtlanamadığı gerekçesiyle katkı payı alacağına ilişkin davasının reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş; davacının çalışmalarına ilişkin belgeler gözetilerek tarafların evlendikleri tarihten itibaren taşınmazın edinildiği tarihe kadar eşlerin her birinin ayrı ayrı toplam gelirlerinin saptanması, ondan sonra tarafların kişisel harcamaları ile davalı kocanın 743 sayılı TMK.nun 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü gözönünde bulundurularak her eşin ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarının tespit edilmesi, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının yapabileceği tasarruf oranının belirlenmesi, bulunan bu oran taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılarak katkı payı alacağının hesaplanması, bu konuda uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ayrıca boşanma dosyası da getirtilerek davalının savunmasına göre davacının kendisini bağlayacak nitelikte bir beyanının bulunup bulunmadığının araştırılması, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan katkı payına ilişkin hüküm bölümünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 21.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.