
Esas No: 2017/841
Karar No: 2022/2739
Karar Tarihi: 25.05.2022
Danıştay 10. Daire 2017/841 Esas 2022/2739 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/841 E. , 2022/2739 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/841
Karar No : 2022/2739
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALI : … Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İHBAR EDİLEN : … Ortak Girişimi
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Batman ili, Kozluk ilçesi, … köyünde bulunan … ve … parsel sayılı taşınmazlar ile bu taşınmazların bitişiğinde bulunan tapusuz arazide ekili ürünlerinin sulama kanalının taşması sonucu zarar gördüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 33.498,00 TL maddi zarar ile delil tespiti için yapılan 783,65 TL masraf olmak üzere toplam 34.281,65 TL'nin olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 03/07/2015 tarih ve E:2015/347, K:2015/3537 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararda; uyuşmazlık konusu olayın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda özetle; "Davacının ekim yaptığı alanların mısır için 3,2 dekar, karpuz için 17,4 dekar ve biber için (tapusuz) 3,4 dekar olduğu, tapulu alanlarda 30.488,40 TL, tapusuz alanlarda 3.612,50 TL olmak üzere zararın toplam 34.100,90 TL olduğu ve bu zararın oluşumunda davacıya bir kusur atfedilemeyeceği, davalı idarelerden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne inşaatı tekniğe uygun olarak inşa etmemesi, inşaatı tamamlanmamış şebekeye su vermesi, kamulaştırma alanında tarımsal faaliyetleri önlememesi nedenlerinden ötürü görev kusuru atfedilmesinin uygun olacağı; DSİ'ye atfedilecek kusurun 8/8 oranında olmasının uygun olacağı; davalı idarelerden Batman Sol Sahil Sulama Birliğinin, anılan tesisi olayın olduğu tarihte devralmadığından oluşan zarar-ziyanda sorumluluğunun olmadığı, dolayısıyla Sulama Birliğine bir kusur atfedilemeyeceği" yönünde görüş bildirildiği, dosyada bulunan tapu kayıtlarına göre davacının karpuz ektiğini iddia ettiği 522 parsel sayılı taşınmazda 1/6 oranında hissesi olduğu ve taşınmaz üzerinde Tarım Reformu Genel Müdürlüğü lehine şerh bulunduğu, davacının mısır ektiğini iddia ettiği ... parsel sayılı taşınmazın davalı ve malik hanesinin boş olduğu, davacının biber ektiğini iddia ettiği taşınmazın ise tapu kaydının bulunmadığı, davacı vekili tarafından Mahkemeye sunulan 11/04/2016 tarihli dilekçe ve ekindeki … Noterliği'nde düzenlenen muvafakatnamede Batman ili, Kozluk ilçesi, … köyünde bulunan … parsel sayılı taşınmazda 1/6 oranında müştereken malik olan davacının anılan taşınmaz üzerinde ekim yaptığı, diğer maliklerin bu duruma muvafakat ettikleri ve zarar gören ürünlerin davacıya ait olduğunu beyan ettikleri görüldüğünden, davacının Batman ili, Kozluk ilçesi, … köyünde bulunan … parsel sayılı taşınmazda hukuken korunabilecek nitelikte bir hakkı olduğu, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda … parsel sayılı taşınmazda oluşan zararın toplam 28.849,20 TL olduğunun belirtildiği, olayda kamu hizmetini kusurlu işlettiği anlaşılan davalı DSİ Genel Müdürlüğü'nün davacının mahsulünün zarar görmesi nedeniyle 783,65 TL'si tespit gideri olmak üzere toplam 29.632,85 TL tutarındaki zararı tazmin etmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davacının tazminat isteminin kısmen kabulüne, 29.632,85 TL tazminatın dava açma tarihinden (26/05/2011) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin 4.648,80 TL tutarındaki kısmının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalılardan DSİ Genel Müdürlüğü tarafından, olayda davalı Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı ve yüklenici şirketin sorumluluğunun bulunduğu, Mahkeme kararında diğer davalı Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı'nın kusur durumu hakkında değerlendirme yapılmadığı iddialarıyla Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, Batman ili, Kozluk ilçesi, … köyünde bulunan … ve … parsel sayılı taşınmazlar ile bu taşınmazların bitişiğinde bulunan tapusuz arazide ekili ürününün, davalı idarelerin bakım ve sorumluluğunda bulunan sulama kanalı sifonlarının patlaması sonucunda kanal suyunun taşması nedeniyle zarar gördüğünden bahisle uğranılan zararın tespiti amacıyla … Sulh Hukuk Mahkemesi'nden delil tespiti talebinde bulunulmuştur.
… Sulh Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş sayılı dosyası kapsamında mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 09/08/2010 tarihli bilirkişi raporunda, söz konusu taşınmazlarda toplam 33.498,00 TL ürün zararının olduğu yönünde tespite yer verilmesi üzerine, davacı tarafından 33.498,00 TL maddi zarar ile delil tespiti için yapılan 783,65 TL masraf olmak üzere toplam 34.281,65 TL'nin yasal faiziyle tazmini istemiyle önce … Asliye Hukuk Mahkemesi'nde adı geçen Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesinin ardından da idari yargıda bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir anlatımla, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararın oluşmasında zarara uğrayanın veya üçüncü kişinin kusurunun bulunması halinde ise idarenin tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde ise, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralına yer verilmiştir.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde; "Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu kararın davalılardan Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı açısından incelenmesi:
Dava dosyasının incelenmesinden, bakılan davaya ait dava dilekçesinde davalı olarak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne yer verildiği, Mahkemece 24/01/2014 tarihli ara kararı ile bu idare yanında Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığının da hasım mevkiine alınmasına karar verildiği, yapılan yargılama sonucunda verilen temyize konu Mahkeme kararında meydana gelen zarardan davalılardan DSİ Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğu gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, ancak anılan kararda diğer davalı Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı hakkında herhangi bir hukuki değerlendirmede bulunulmadığı ve bu idare yönünden hüküm kurulmadığı görülmektedir.
Bu durumda, öncelikle temyize konu Mahkeme kararında, davalılardan Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı hakkında hüküm içermemesi nedeniyle hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bununla birlikte, İdare Mahkemesince hükme esas alınan 14/10/2016 havale tarihli bilirkişi raporunun tarafların kusur durumlarının incelenmesine ilişkin kısmında, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda sulama tesisi inşaatlarının yapıldığı, ana kanalın açık trapez kesitli olduğu, topoğrafyanın bozuk olması sebebiyle dere yataklarının sifonlarla geçildiği, 10 nolu sifonun patlaması sonucu arazilerin zarar gördüğü, sifonun patladığı tarihte sifon güzergahının çakılı olmadığı, sifonların inşa edilirken neredeyse bitki kök bölgesi içerisinde kalacak şekilde inşa edildiği, bir başka ifadeyle sifonların yeterli derinliğe inşa edilmediği, yatağının sağlamlaştırılmadığı, güzergahın kamulaştırılmış olmasına karşın vatandaşlarca izinsiz şekilde sifon güzergahında tarımsal faaliyette bulunulduğu, örneğin sifonun patladığı kesimlerde mısır ekili olduğu, bu durumun DSİ tarafından engellenmemesi nedeniyle DSİ'nin 8/8 oranında kusurlu olduğu, davalı Sulama Birliğinin ise anılan sulama tesisinin 23/07/2012 tarihinde imzalanan devir sözleşmesiyle Birlik Başkanlığına devredilmesi, olay tarihi olan 2010 yılı itibariyle sulama tesisinin Birliğe devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle oluşan zarardan sorumluluğunun bulunmadığı, ayrıca meydana gelen olayda davacının kusurunun bulunmadığı yönünde tespitlere yer verildiği, Mahkemece bu tespitler doğrultusunda olayda yalnızca davalılardan DSİ Genel Müdürlüğünün kusurlu olduğuna karar verildiği görülmekte ise de; dava dosyasında mevcut, tarafları DSİ Genel Müdürlüğü, Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı ve … Ortak Girişimi olan 22/04/2010 tarihli Su Kullanım Prokolünde, Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığının 2010 yılı sulama suyu talebinin incelendiği, Batman Sol Sahil Sulama Tesisi İnşaatının devam ettiği, bir kısım imalatların henüz tamamlanmadığı, belirtilen eksikliklerin giderilmesi halinde DSİ Genel Müdürlüğü tarafından su verilebileceğinin belirtildiği, sanat yapılarının ve daimi teçhizatın tahrip edilmesine veya herhangi bir şekilde müdahalesine izin verilmeyeceği, bu noktadaki sorumluluğun Sulama Birliğine ait olduğu hususuna yer verildiği anlaşıldığından, söz konusu protokol hükümleri gereğince davalı Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığının oluşan zarardan davalı DSİ Genel Müdürlüğü ile birlikte müştereken kusurlu olduğu, dolayısıyla oluşan zarardan müteselsilen sorumlu bulunduğu kanaatine varıldığından, Mahkemece bozma kararı üzerine yeniden bir karar verilirken bu hususun da göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır.
Temyize konu kararın kabule ilişkin kısmının incelenmesi:
Davacı tarafından, Batman ili, Kozluk ilçesi, … köyünde bulunan … parselde ekili mısır; … parseldeki karpuz; bu taşınmazların bitişiğinde bulunan tapusuz arazide ekili biber ürününün, sulama kanalı sifonlarının patlaması sonucunda zarar gördüğü iddiasıyla bakılan davanın açıldığı, Mahkemece davacının karpuz ektiğini iddia ettiği … parsel sayılı taşınmazda 1/6 oranında hissesi olduğu ve taşınmaz üzerinde Tarım Reformu Genel Müdürlüğü lehine şerh bulunduğu, davacının mısır ektiğini iddia ettiği … parsel sayılı taşınmazın davalı ve malik hanesinin boş olduğu, davacının biber ektiğini iddia ettiği taşınmazın ise tapusunun bulunmadığı, davacı vekili tarafından sunulan 11/04/2016 tarihli dilekçe ve ekindeki … Noterliği'nde düzenlenen muvafakatnamede … parsel sayılı taşınmazda 1/6 oranında müştereken malik olan davacının anılan taşınmaz üzerinde ekim yaptığı, diğer maliklerin bu duruma muvafakat ettikleri ve zarar gören ürünlerin davacıya ait olduğunu beyan ettikleri, buna göre davacının dava konusu taşınmazlardan yalnızca … parsel sayılı taşınmazda hukuken korunabilecek nitelikte bir hakkı olduğu gerekçesiyle bu taşınmazda oluşan ürün zararının ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, patlayarak ürün zararına sebep olan 10 no'lu sifonun bulunduğu güzergahta DSİ Genel Müdürlüğünce kamulaştırılan alanda tarımsal faaliyette bulunulmaması gerektiği halde mısır yetiştirildiği, bu kısımda yapılan sulamaların sifon yatağındaki stabilitenin bozulmasına neden olduğuna ilişkin tespite yer verildiği görülmektedir.
Dava dosyasında mevcut tapu kaydı ve harita incelendiğinde, bilirkişi raporunda tarımsal faaliyette bulunulmaması gerektiği halde üzerinde mısır bulunduğu belirtilen taşınmazın, davacı tarafından dava dilekçesinde mısır ürününün zarar gördüğünü iddia ettiği ve mülkiyeti kendisine ait olmayan, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü lehine kamulaştırma şerhi bulunan … parsel sayılı taşınmaz olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, kendisine ait olmayan taşınmazda tarımsal faaliyette bulunarak yeterli derinlikte inşa edilmeyen sifonun patlamasına neden olduğu anlaşılan davacının meydana gelen olayda müterafik kusurunun bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, Mahkemece yukarıda yer verilen hususlar dikkate alınarak tarafların kusur durumları hakkında yapılacak değerlendirme sonucu yeniden bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda yer verilen hususların ayrıntılı olarak incelenmediği bilirkişi raporu hükme esas alınarak verilen ve davalılardan Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı hakkında hüküm içermeyen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.