3. Hukuk Dairesi 2021/3242 E. , 2021/6347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 18/03/2013 tarihli sözleşme ile taşınmaz satışı hususunda anlaşıldığını, emlak komisyoncusu davalı ..."ya taşınmaz sahiplerine verilmek üzere kaparo mahiyetinde ve masraf olarak toplam 7.850 TL verdiğini, davalıların satıştan vazgeçerek kendisini zarara uğrattıklarını, kaparo adı altında 3.000 TL, masraf adı altında 4.750 TL, tapu harçları için 3.000 TL ve banka eksper ücreti için 1.000 TL olmak üzere toplam 11.750 TL harcadığını, alıcıya ait olan 1.120 TL tapu harcının kendisine vergi dairesince iade edileceğini ileri sürerek, 10.630 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar ....ve ....; evin satışı için kimseye vekalet vermedikleri gibi yapılan sözleşmeden de haberlerinin olmadığını, tapuda verilecek paranın tamamı hazır olmadığından satışın gerçekleşmediğini, masrafların emlakçı ile alıcı arasında gerçekleşen olaylar olduğunu, kendilerinin ilgilerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Davalı ...; taşınmaz sahipleri adına hareket ettiğinden şahsi sorumluluğunun bulunmadığını, davada husumet ehliyeti olmadığını, bir kısım davalı mirasçıların parayı peşin almak istemesi nedeni ile satışın gerçekleşmediğini, davacı tarafından verilen paranın taşınmazın satışa hazır hale gelmesi için harcandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Uygun; davalı ...’dan 1.000 TL aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının bu satışın yapılamamasından kaynaklı olarak davalılara satış bedeline mahsuben ödediği toplam 7.850 TL ile bankaya taşınmaz malikleri adına tapu işlemleri nedeniyle yatırdığı 1.327 TL"yi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteme hakkının bulunduğu, davalı ..."nun taşınmazda paydaş olmadığı ve emlak komisyoncusu olarak mal sahiplerine vekaleten hareket ettiği, bedeli kendi adına almadığı, komisyon ücreti olarak da bir tahsilatının bulunmadığı gerekçesiyle, davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne, dava konusu 9.177 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar, davalılardan..., ... ve ..."in temyizi üzerine, Dairece verilen 29/11/2018 tarihli ve 2017/10894 E. 2018/12166 K. sayılı kararla; emlak komisyoncusu davalıya ödenen 7.850 TL yönünden sözleşmede imzası bulunmayan paydaşların sorumluluğuna gidilemeyeceği, davacı tarafça yapıldığı belirtilen tapu ödemeleri nedeniyle davalıların sebepsiz zenginleşip zenginleşmediğinin araştırılmasının gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile 7.850 TL tazminatın davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 663,50 TL"nin davalı ....."den, 663,50 TL"nin ise davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karar, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09/05/1960 tarihli ve 1/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaktadır (04/02/1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece, davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen ilk hükmün, bir kısım davalılar..., ... ve ... tarafından temyizi üzerine bozulduğu, bu hali ile davalı ... yönünden mahkemece verilen ilk kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece verilen son karar ile davalı ... lehine olan usuli kazanılmış hak ihlal edilmiştir.
O halde mahkemece; davalı ... hakkındaki karar kesinleşmiş olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, usuli kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.