3. Hukuk Dairesi 2019/5515 E. , 2019/9417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının Mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava konusu taşınmazı 30/05/2013 tarihinde eczacı olan eşi ..."ın iş yeri ihtiyacı için satın aldığını, ... 7. Noterliği"nin 13/06/2013 tarih ve 12655 yevmiye nolu ihtarname ile " taşınmazın iktisap tarihinden itibaren altı ay içerisinde tahliyesi "hususunun davalıya bildirildiğini, davalının taşınmazı tahliye etmediğini bildirerek yeni iktisaptan dolayı iş yeri ihtiyacına binaen davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 03/12/2015 gün ve 2015/9754 Esas- 2015/10704 Karar sayılı ilamı "... Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda taşınmazın mevcut projesine göre 111m2 + 40 m2 = 151m2 olup bunun 40m2 sinin davalı tarafından halihazırda ... Eczanesi olarak kullanılmakta olduğu, 111m2 sinin ise ara duvarla ayrılmış olup boş vaziyette bulunduğu bildirilmiştir. Bu durumda davalının kullanmakta olduğu bölümden ara duvarla ayrılmış ve boş vaziyette bulunan 111 m2 yüzölçümlü kısmın Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki 12.04.2014 tarih ve 28970 sayılı Yönetmeliğe uygun şekilde Eczane olarak kullanılıp kullanılamayacağı, yapılmak istenen işin özellik ve niteliklerine uygun olup olmadığı, Belediyece ruhsat verilip verilemeyeceği hususları üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi ...." gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, taşınmaz karar kesinleşmeden tahliye edilmiş olduğundan konusu kalmayan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açılmasına sebebiyet verenin davalı olduğu nazara alınarak masraf ve vekalet ücretinden davalı tarafın sorumlu olduğuna karar verilmiş, hüküm davalı tarafından yargılama gideri ve vekalet ücretine hasren temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331. maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği, hususu düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Somut olayda; Mahkemece, her ne kadar bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Buna göre, mahkemece yapılacak iş; bozma ilamının gerekleri üzerinde durarak, sonucuna göre yargılama giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar üzerinde durulmadan vekalet ücretinin ve yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.