Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1179
Karar No: 2016/1038
Karar Tarihi: 24.02.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/1179 Esas 2016/1038 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/1179 E.  ,  2016/1038 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının aidatlarını ödememesi nedeniyle ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2006/2936 E. sayılı dosyası ile, 5.584,11 TL alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 oranında icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife aidat borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın 669,30 TL asıl alacak ve 1.124,42 TL işlemiş faiz yönünden iptali ile %40 oranında icra inkâr tazminatının tahsiline dair verilen kararın, davalı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 20.09.2011 tarih ve 2011/324 E., 2011/512 K. sayılı ilamı ile, davalının ortağı olduğu kooperatife, 13.08.2004 tarihli borç ödeme protokolü gereğince belirlenen aidat borçlarının tamamını ödediğini, yaptığı ödemelerinin bir kısmının vekâlet ücreti alacağına sayılması üzerine yönetim kuruluna yaptığı başvurunun kabul edilerek, anılan ödemelerin de yönetim kurulu kararıyla aidat borcuna mahsup edildiğini ve aidat borcu bulunmadığını belirterek, yönetim kurulu karar sureti ibraz ettiği, ayrıca bu durumunun 26.06.2005 tarihli genel kurulda tartışıldığı ve borcunun bulunmadığının genel kurulda yönetim kurulu başkanınca beyan edildiğini savunduğu, hükme esas alınan bir kısım belgelerin davanın esası ile ilgisi olmadığı, davalının, bilirkişi kurulu ek raporuna yaptığı itirazın değerlendirilmediği, bu durumda mahkemece, davalı tarafça ibraz edilen yönetim kurulu kararı ile genel kurul toplantısı üzerinde durularak, gerektiğinde aynı veya yeni bir bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle, davalı savunmalarının değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 13.08.2004 tarihli kooperatif üyelik aidat borcu ödeme protokolü gereğince, davalının toplam 2.256,80 TL borçlu olduğu ve bu borca aylık %7 faiz uygulanacağı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacı tarafından aidat borcuna .../...

    karşılık 1.587,50 TL ödeme yapıldığı, buna göre davalının 669,30 TL asıl alacak tutarında borcu bulunduğu, anılan protokol uyarınca 50,00 TL dava harcı, 200,00 TL bilirkişi ücreti ve 175,00 TL avukatlık ücretinin son taksitle birlikte ayrıca davalı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu nedenle, davacı tarafından yapılan 400,00 TL"lik ödemenin asıl alacaktan mahsubunun mümkün olmadığı, her ne kadar davalı tarafından yönetim kurulu başkanı imzalı "borcu yoktur" yazılı belge ibraz edilmiş ise de, belgede tarih bulunmadığı, bu nedenle, davalının hangi tarih itibariyle borcunun bulunmadığının tespit edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 669,30 TL asıl alacak ve 1.124,42 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali ile, %40 oranında icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2- Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Bozma ilam tarihinden sonra, ancak, bozma sonrası verilen karar tarihinden önce, 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanun"un 7. maddesinde, "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin, "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de, "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
    Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 101/2. (6098 sayılı TBK"nın 117.) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK" nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir.
    Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır. YHGK"nın 15.04.2015 tarih ve 23-1758 E., 2015/1190 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, bu düzenleme ile kanun koyucu sözleşme ile kararlaştırılsa dahi aşırı oranlarla belirlenen faizin önüne geçmek istemiş ve bunu kamu yararı gerekçesiyle sınırlamak yoluna gitmiştir. Kooperatif genel kurullarında aidat ödemelerinin geciktirilmesi halinde alınması kararlaştırılan gecikme zammı, temerrüt kurullarında belirlenen gecikme zammı oranlarının da anılan düzenleme kapsamında olduğu tartışmasızdır. Bu düzenleme ile kanun koyucu açıkça aşırı faizin önüne geçmek yönündeki iradesini, derdest davalara da yansıtmıştır.
    Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan işlemiş ve işleyecek faiz oranı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı, 6098 sayılı TBK"nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
    Öte yandan, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK"nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19 - 799 E., 2012/128 K. sayılı ilamı bu yöndedir.)
    Alacaklı tarafça, icra takibinde aylık %5 oranı üzerinden gecikme faizi talep edilmiş olup, hükme esas alınan bilirkişi kurulunca işlemiş faiz tutarı, taraflar arasındaki 13.08.2004 tarihli protokol uyarınca aylık %7 oranında hesaplanmış, mahkemece, bilirkişilerce aylık %7 oranında hesaplanan işlemiş faiz tutarı hüküm altına alınmış, işleyecek faiz oranı yönünden ise, takip talebindeki %5 oranı üzerinden hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda mahkemece, karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme, bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, bilirkişiden davalının sorumlu olduğu işlemiş temerrüt faiz oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faiz oranı bakımından ek rapor alınıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasa değişikliği gözden kaçırılarak, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    Ne var ki, davalı vekili temyiz dilekçesinde, davacının icra takibinde aylık %5 oranında faiz talep ettiğini, işlemiş faiz tutarının aylık %7 oranı uygulanarak talep edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş olup, %5 faiz oranı uygulanmasına bir itirazı olmadığı anlaşıldığından bu yönde bozma yapılmamıştır.
    Diğer yandan, gerekçeli karar başlığında, 07.03.2007 olan dava tarihinin, 16.04.2012 olarak yazılması ve yargılama sırasında tasfiye haline girdiği anlaşılan davacı kooperatifin unvanına 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. madde hükmü yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 439/son (6102 sayılı TTK"nın 533/son) maddesi ile davacı kooperatif anasözleşmesinin 87/2. bent hükmü uyarınca eklenmesi gereken "Tasfiye Halinde" ibaresinin eklenmemesi de hatalı olmuştur.
    Bu durumda mahkemece, takip talebinde belirtilen ve davalı tarafça temyiz dilekçesinde itiraza konu olmayan aylık %5 faiz oranı üzerinden işlemiş faizin hesaplanması için hükmün bozulması gerekmiş ise de, hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün, HUMK"nın 438/7 maddesi uyarınca, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına, gerekçeli karar başlığında 16.04.2012 olan dava tarihinin, 07.03.2007 olarak düzeltilmesine ve gerekçeli karar başlığındaki davalı kooperatifin unvanının başına "Tasfiye Halinde" ibaresinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesine karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, "Hüküm" fıkrasının 2. bendindeki "1.124,42 TL" ibaresi çıkarılarak yerine "803,16 TL" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, gerekçeli karar başlığındaki dava tarihinin 07.03.2007 olarak düzeltilmesine ve davalı kooperatifin unvanının başına "Tasfiye Halinde" ibaresinin eklenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi