3. Hukuk Dairesi 2019/1925 E. , 2019/9431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, murisleri adına kayıtlı taşınmazları ekilip biçtiklerini, 05/08/2013 tarihinde davalı şirkete ait elektrik nakil hattında çıkan yangın sonrasında zilyetliklerinde bulunan dava konusu taşınmazlar üzerindeki ekili ve dikili alanların zarar gördüğünü, zararın Elazığ 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/98 D.İş. sayılı kararı ile tespit edildiğini belirterek, davalı tarafın sebep olduğu yangından dolayı oluşan zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tazminatın zarar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 29/09/2015 tarihli dilekçesi ile bu talebini artırarak 24.540,39. TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, yangının elektirik hatlarından kaynaklandığına dair kesin bir delil bulunamadığını, taşınmazların bulunduğu köyde herhangi bir arıza ihbarı almadıklarını, meydana gelen yangında tarafına atfedilecek herhangi bir kusur olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacıların miras hissesine tekabül eden 22.310,76 TL"nın, zararın oluştuğu 05/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 07.05.2018 tarih ve 2017/10662 Esas, 2018/4664 Karar sayılı ilamı ile "Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir. Somut olayda; mahkemece, hükme esas alınan ziraat bilirkişi asıl ve ek raporları incelendiğinde, raporda dava konusu 241 ada 8 parsel ve 242 ada 7 parselde oluşan toplam zarar miktarı 81.806,13 TL olarak belirlenmiş ise de; bilirkişi tarafından zarar gören ağaçların sayısı net olarak tespit edilmesine rağmen, zarar miktarının yukarıda ifade edilen yönteme göre hesaplanmadığı, ayrıca tazminattan TBK’nun 51/1 maddesi uyarınca uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken,bu husus da gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda farklı bilirkişiden rapor alınmış, raporda bozmadan önceki kararda esas alınan raporlarda kullanılan metot ve hesaplamaların doğru olduğu belirtilmiş, daha önceki raporda belirlenen zarar miktarı aynen hesaplanmış, mahkemece de bu rapor hükme esas alınıp hakkaniyet indirimi de yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 17.848,61TL zararın 05/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak tapudaki hisseleri oranında davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, yangın nedeniyle uğranılan maddi tazminat talebine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorunludur. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Somut olayda, bozmaya uyularak oluşturulan hükümde bozma gereği yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, Dairemizin bozma ilamında mahkemenin ilk hükmüne esas alınan raporun Yargıtayca benimsenen hesaplama metoduna uygun olmadığı ve yeniden rapor alınması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Mahkemece, zararın bozma ilamımızda işaret edilen kaim değer metoduyla hesaplanması için daha önceki bilirkişiden farklı üç kişilik bilirkişi heyetine dosya tevdi edilmiş, ancak alınan raporda daha önce alınan raporlardaki hesaplama metodunun doğru olduğu belirtilerek önceki rapordaki hesaplamalar tekrarlanmıştır. Davalı tarafça bu husus ileri sürülerek rapora itiraz edilmiştir. Sonuç itibariyle mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ancak gereklerine uygun şekilde yargılama yapılmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacının davalıdan talep edeceği zarar miktarının kaim değer metodu (ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki
farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle) esas alınarak hesaplanması için konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınarak belirlenen zarar miktarından hakkaniyete uygun indirim yapılmasından ibarettir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu gerekçelerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK" ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK" un 428.maddesi uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.