3. Hukuk Dairesi 2019/1706 E. , 2019/9441 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... aralarındaki vasiyetame yorumu davasına dair İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23/12/2015 tarihli ve 2014/501 E - 2015/454 K sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 26/11/2018 tarihli ve 2018/7006 E - 2018/12049 K sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde, muris ... (...)"nın 07/05/1998 tarihinde çocuksuz ve dul olarak vefat ettiğini, vefatından 4 ay evvel ... 3 Noterliğinin 14/01/1998 tarih ve 02318 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vasiyetname ile müvekkili ... lehine vasiyetname düzenlendiğini, vasiyetnamenin ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/764 Esas, 1998/1364 Karar sayılı dosyada okunduğunu, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/101 Esas, 2000/867 Karar sayılı dosya ile vasiyetnamenin tenfizi davası açıldığını, Maliye Hazinesinin çocuksuz ve dul vefat eden murisin tüm mirasının hazineye devri için vasiyetnamenin iptalini istediğini ve tenfiz davası ile birleşen bu davada mahkemenin iptal talebini reddederek vasiyetnamenin tenfizine karar verdiğini, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1036 Esas, 2003/1370 Karar sayılı karar ile müvekkilinin murisin tek ve kanuni mirasçısı olduğunun belgelendiğini, murisin Türkiye Cumhuriyetinde mal varlığı olmadığını, murisin bütün mal varlığının Bulgaristan"da olduğunu, vasiyetnameden murisin Bulgaristan"daki malvarlığını vasiyet ettiğinin anlaşıldığını, murisin vefatından önce Bulgaristan"daki gayrimenkullerin satılması için avukata ve müvekkilinin annesi ... ..."ya özel vekaletname verdiğini, davalıların vasiyetnameye rağmen vukuatlı nüfus kayıt örneğinde vasiyetin gözükmemesi nedeniyle Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/80 Esas, 2001/1162 Karar sayılı ilamı ile veraset ilamı çıkarttıklarını ve Bulgaristan"da murise ait mal varlıklarını usulsüz olarak sattıklarını ve satmaya devam ettiklerini belirterek, murisin müvekkiline Bulgaristan"da bulunan malvarlığını vasiyet edip etmediğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davacının vasiyetnameyi öğrendiği tarihten itibaren 17 yıl geçtiğini belirterek zamanaşımı itirazında bulumuş, murisin vasiyetnamede açık seçik Türkiye"de ki malvarlığını vasiyet ettiğini, vasiyetnamede yer alan tereddütsüz bir ifadeyi vasiyetname dışı olgularla değişik bir anlamda yorumlamaya kalkışmanın mümkün olmadığını, murisin asıl arzusunun davalının annesine verdiği vekaletname ile Bulgaristan"daki malları satmak olduğunun aşikar olduğunu, davacının vasiyetnamenin gerçeğe aykırı tercümesini yaptırarak gayrimenkulleri üzerine tescil ettirmeye çalıştığını, ancak başarılı olamadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/101 Esas sayılı dosyasında davacının davaya konu vasiyetnamenin tenfizi talebi incelenmiş olup, davacı o davada murisin Bulgaristan Cumhuriyetindeki mallarını vasiyet etmek istediğini öne sürmediğini, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/101 Esas sayılı dosyası kesin hükme bağlanmış olduğundan,, HMK"nun 115/1 maddesi gereğince davanın usulden reddine dair verilen hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 06.11.2018 tarih, 2018/7006 esas,2018/12049 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, süresi içinde kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava; vasiyetnamenin yorumlanması istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 28/03/2012 tarih 2011/2-890 Esas 2012/239 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olması dava şartıdır.(HMK madde 114/1-i) Bu şart, olumsuz dava şartı olup; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. (HMK madde 115/1)
Kesin hüküm, hem bireyler için hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlilik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir.
Kesin hükmün amacı, kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir biçimde çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem kişilerin hem de devletin yararı vardır. Çünkü, kişiler, aralarındaki uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü, devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez.
Dava konusu uyuşmazlık hakkında bir kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
Kesin hüküm, şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm, olmak üzere ikiye ayrılır.
Şekli anlamda kesin hüküm, sözü edilen karara karşı artık bütün olağan yasa yollarının kapandığı anlamına gelir. Bazı son kararlar verildikleri anda kesindirler (Örneğin HUMK. m. 427; HMK. m. 361).
Yasa yolu açık olan bir karar, yasa yoluna başvurma süresi geçmekle de kesinleşir. Öte yandan, temyiz yolu açık olan bir karar temyiz edilip sonuçta onanmış ve karar düzeltme süresi geçirilmişse, ya da karar düzeltme yoluna gidilip de bu istem reddedilmişse veyahut yasa yoluna başvurmaktan feragat edilmişse verilen hüküm şekli anlamda kesinleşir.
Bir hüküm bir kere şekli anlamda kesinleşirse, artık bu hükme karşı, olağan yasa yollarına başvurulamaz. Bir kararın maddi anlamda kesinleşmesi için öncelikle şekli anlamda kesinleşmesi gerekir.
Maddi anlamda kesin hükmün koşulları HMK’nun 303/1 maddesinde açıklanmıştır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), dava sebeplerinin (vakıaların) ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur.
Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır.
Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir.
Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir.
Kesin hüküm, ilk önce (hükmü veren mahkeme de dahil diğer bütün) mahkemeleri bağlar. Yani mahkemeler, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan bir kesin hüküm ile bağlıdırlar; aynı davayı bir daha (yeniden) inceleyemezler (kesin hüküm itirazı) ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (Baki Kuru, a.g.e., C. V, s. 5051- 5053).
Tüm bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakıldığında;davacı dava dilekçesinde ,muris ..."nın ... 3. Noterliğinin 14/01/1998 tarih ve 02318 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vasiyetnamesi ile murisin Bulgaristan"daki malvarlığını vasiyet ettiğinin anlaşıldığını,murisinTürkiye Cumhuriyeti dahilinde mal varlığı olmadığını, murisin bütün mal varlığının Bulgaristan"da olduğunu, her ne kadar vasiyetnameye T.C. sınırları dahilinde ifadesi ile başlansa da murisin gerçek iradesinin Bulgaristan"da bulunan mallarını davacıya vasiyet etmek olduğunu belirterek, vasiyetnamanin yorumlanmasını istemiş, mahkemece ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/101 Esas sayılı dosyasında davacının davaya konu vasiyetnamenin tenfizi talep edilmiş olup,bu dosya kesin hükme bağlanmış olduğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; muris Fatma Mehmetova"nın 14.01.1998 tarihli vasiyetnamesi ile "T.C. sınırları dahilinde gerek halen sahibi ve hissedarı olduğum gerekse de bundan böyle sahibi, hissedarı olacağım bilcümle hak, hisse tamamını, bilcümle menkul mallarımı, ev eşyalarımı, bilümüm nakil vasıtalarını, hisse senedi, tahvil, ziynet gibi kıymetlerimin tamamını Bulgaristan sınırı dahilinde tek kanuni varisim Bulgaristan vatandaşı ..."e kimsenin tesiri altına kalmadan vasiyet ediyorum" demekle davacı lehine vasiyetname düzenlettirdiği, murisin ölümünden sonra vasiyetnamenin açılıp okunduğu, vasiyetnamenin ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/101 Esas sayılı kararı ile vasiyetnamenin tenfizine karar verildiği analşılmaktadır.
Ancak ne var ki, taraflar arasında görülen ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/101 Esas sayılı davacı söz konusu vasiyetnamenin ifasını talep ederken, eldeki davada davacı söz konusu vasiyetnamede ,murisin gerçek iradesinin Bulgaristan sınırları dahilinde bulunan mallarını vasiyet etme niyeti olduğu iddiası ile vasiyetnamenin yorumlanmasını talep etmiştir. Bu durumda, her iki davanın sebeplerinin aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle önceki kararın eldeki dosya açısından kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemez.
Ancak, iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle, dava konusu vasiyetnamenin ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının 1999/101 esas sayılı ilamı kapsamında tenfizine karar verildiği anlaşılmakla; davanın iş bu vasiyetnamenin yorumlanmasını talep etmede hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kesin hükme bağlanmış olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile; Dairemizin 06.11.2018 tarih, 2018/7006 esas, 2018/12049 karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile ONANMASINA, 30,40 fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 27.11.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.