Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1343
Karar No: 2019/9506
Karar Tarihi: 28.11.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/1343 Esas 2019/9506 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/1343 E.  ,  2019/9506 K.

    "İçtihat Metni"

    Davacı ... ile davalı ...Ş. aralarındaki alacak davasına dair İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 20/12/2017 günlü ve 2016/582 E-2017/1123 K. sayılı hükmün bozulması hakkında dairece verilen 30/10/2018 günlü ve 20187/3384 E.-2018/10719 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
    Düzeltme isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili; İstanbul Beşiktaş Ortaköy Mahallesi"ndeki taşınmazın finansal kiralama sözleşmesi ile müvekkili şirkete ait olduğunu, söz konusu taşınmazın elektrik ihtiyacının karşılanabilmesi için genel olarak 07/03/2008 tarihinde A Tipi Enerji Müsaade Belgesi verildiğini, buna istinaden yer tespitinin yapıldığını ve 04/03/2010 tarihinde kira şerhinin tapuya işlenerek devir işleminin gerçekleştiğini, müvekkili ile davalı arasında yapılan görüşme sonucunda mevcut A tipi elektrik müsaadesinin 14/06/2010 tarihinde C 2 Tipi enerji Müsaadesine dönüştürüldüğünü, sistemin kurulması için 128.770,28 TL bedelle yüklenici... Elektrik Ltd. Şti"ye verildiğini, işin tamamlandığı ve söz konusu imalat bedelinin yüklenici firmaya defaten ödendiğini, davalının bilgi ve onayı ile yapılan bu işlemin iletim ve dağıtım tarifesi bedelinden düşülmek suretiyle mahsup edilmeyen trafo bedelinin tahsili için ödenen ve gerçekleşen yatırım harcamasına ait 128.770,28 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticarî faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davayı kabul etmediklerini, davanın zamanaşımına uğradığını, görevli yargı merciinin Danıştay olduğunu, bu nedenle görev yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı şirketin verilen müsaadeye istinaden bütün tesislerin kendileri tarafından yapılacağını ve yapılan tesislerin BEDAŞ"a devredileceğini taahhüt ettiğini, 38. madde kapsamında dağıtım tarifesi bedelinden düşüleceğine ilişkin herhangi bir kurum kararının bulunmadığını belirterek; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 128.770,00 TL"nin davalıdan tahsiline, bu bedelden 5.450,00 TL"sine 17/5/2010, 103.550,00 TL"sine 08/06/2010, 19.770,00 TL"sine 31/08/2010 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazla talebin reddine karar verilmiş; hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 01.06.2015 tarihli ve 2014/12032 E.-2015/5355 K. sayılı ilamı ile “...O hâlde mahkemece; davacının davalı kuruma başvurduğu tarihten itibaren faiz hesabı yapılarak bulunacak tesisat bedelinin yönetmelik gereği davacının dağıtım tarifesi bedelinden düşülmesine karar verilmesi gerekirken, defaten ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, tarafların karar düzeltme talepleri Dairemizce reddedilmiştir.
    Mahkemece; bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 20/12/2017 tarihli son kararda; davanın kabulü ile; 128.770,28 TL"nin 29/07/2010 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacının dağıtım tarife bedelinden düşülmesine karar verilmiş; hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 30.10.2018 günlü ve 20187/3384 E.-2018/10719 K sayılı ilamı ile “...Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının bedel ödeyerek yaptığı ve davalının (elektrik enerjisinin iletimi için) kullanımına sunduğu iletim tesisi için bedel talep edip edemeyeceği, bedel talep edebileceği kabul edildiğinde bu bedelin tahsilinin nasıl ve ne şekilde sağlanacağı, ayrıca tesis için harcadığı bedele hangi tarihten itibaren faiz işletileceği hususlarına ilişkindir.
    Kural olarak, bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
    Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir.
    Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
    Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
    Somut olayda; davacının bedel ödeyerek yaptığı ve davalının (elektrik enerjisinin iletimi için) kullanımına sunduğu iletim tesisi için bedel talep edip edemeyeceği, bedel talep edebileceği kabul edildiğinde bu bedelin miktarının ne şekilde hesaplanıp tahsilinin ne şekilde sağlanacağı ve ayrıca davacının tesis için harcadığı bedele hangi tarihten itibaren faiz işletileceği hususunda bozma kararında belirtilen mevzuat hükümleri doğrultusunda denetime elverişli ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde rapor alınması gerekirken; bozma sonrası, mahkemece alınan raporda; bozma ilamında belirtilen mevzuat hükümleri değerlendirilmeksizin ve asıl borç miktarı konusunda herhangi bir hesaplama yapılmaksızın yalnızca faiz hesabı yapılmakla yetinildiği, iş bu raporun mahkemece hükme esas alındığı anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişi heyetinden davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin önceki bozma ilamında belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde hesaplanması hususunda taraf ve Yargıtay denetime elverişli rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, kararın düzeltilmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir.
    Dairemiz bozma ilamında her ne kadar bozma sonrası, mahkemece alınan raporda; bozma ilamında belirtilen mevzuat hükümleri değerlendirilmeksizin ve asıl borç miktarı konusunda herhangi bir hesaplama yapılmaksızın yalnızca faiz hesabı yapılmakla yetinildiği ve bu raporun mahkemece hükme esas alındığı belirtilmiş ise de; mahkemenin uyduğu Dairemiz 01.06.2015 tarihli ilk bozma ilamında asıl borç miktarı bozma kapsamında olmadığı gibi, taraflar arasında da tartışmalı değildir. İlk bozma ilamımızda davacının davalı kuruma başvurduğu tarihten itibaren faiz hesabı yapılarak bulunacak tesisat bedelinin yönetmelik gereği davacının dağıtım tarifesi bedelinden düşülmesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş; mahkemece bu hususta hesap yaptırılmasına rağmen 13.07.2017 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplama dikkate alınmaksızın 128.770,28 TL"nin 29.07.2010 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacının dağıtım tarife bedelinden düşülmesine karar verilmiştir.
    O halde Mahkemece; 13.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalı kuruma yaptığı başvuru tarihi ile dava tarihi olan 12.10.2010-11.10.2011 tarihleri arası hesaplanarak belirlenen faiz miktarı (19.597,73 TL) asıl borca eklenerek davacının dağıtım tarife bedelinden düşülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
    Gerekçe-hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.
    Somut olayda mahkemece gerekçede "geçici kabulün yapıldığı tarih 29/07/2010 ayını takip eden aydan itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacının dağıtım tarife bedelinden düşülmesine" karar verildiği belirtilmiş iken hükümde "29/07/2010 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacının dağıtım tarife bedelinden düşülmesine" karar verilmiştir. Hükmün mahkeme kararının gerekçesine aykırılık teşkil etmesi hatalı olup, bu duruma göre gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması da bozmayı gerektirmiştir.
    Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken zuhulen başka gerekçe ile bozulduğu yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteği kabul edilerek, Dairemizin önceki bozma kararı kaldırılmış, mahkeme kararı açıklanan bu yeni gerekçeyle bozulmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin kabulü ile; Dairemizin 30.10.2018 günlü ve 20187/3384 E.-2018/10719 K sayılı ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 28/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi