17. Hukuk Dairesi 2019/1578 E. , 2019/9786 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 26.12.2006 tarihinde ... İlçesi ... istikametine seyreden aracın havanın sisli olması ve yolda çalışma olması sebebiyle orta refüje çarparak takla atması sonucu aracın dava dışı kasko sigorta şirketince sigortalısına 15.000,00 TL hasar bedeli ödendiğini, sigorta şirketinin ödemeden sonra ... İdare Mahkemesi"nde 2007/795 Esas sayılı dosyası ile davacı kurum aleyhine rücu davası açtığını, dava sonucu 3.677,60 TL"nin faiziyle birlikte davacı kurumca ödenmesine karar verildiğini, icra dosyasına davacı kurum tarafından 5.403,48 TL ödendiğini, davalı ... ile davacı kurumun aralarında yapmış olduğu protokol gereğince üçüncü şahıslarda meydana gelecek her türlü hasar ve ziyandan davalının sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, davalı idareye yapılan başvurunun reddedildiğini beyanla, ödenen 5.403,48 TL"nin 11.10.2010 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımı ve husumet yönünden reddi gerektiğini, rücu davasına konu ... İdare Mahkemesi"nin 2007/795 Esas sayılı dosyasında belediye başkanlığının taraf olmadığını ve belediye başkanlığına davanın ihbar edilmediğini, icra takibinde müvekkili belediyenin bir kusuru bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davasının kabulü ile, 5.403,48 TL"nin ödeme tarihi olan 11/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık, ... ile belediye arasındaki sözleşmeye dayanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
3533 sayılı Yasa"nın 1. maddesinde; "Umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanlar bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilirler." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Yasa"nın 4. maddesinde; "Katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı Devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseselerin veya bu daire ve müesseselerden biriyle ikinci maddede yazılı dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, bulunduğu yerin ve taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumunda olan daire veya müessesenin ve davalılar birden çok olduğu takdirde bunlardan birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir." hükmü yer almaktadır.
Yasalarımızda biri ihtiyari, diğeri mecburi olmak üzere iki tür tahkim öngörülmüştür. Bazı hallerde, taraflar arasında ortaya çıkan özel hukuk alanına ilişkin uyuşmazlıkların, evvelce bu konuda bir tahkim sözleşmesi yapılmamış olmasına rağmen, sıfatları belirtilen kişiler tarafından bakılması zorunlu kılınmıştır ki, buna mecburi ya da kanuni tahkim denilmektedir. Tahkimin hangi hallerde mecburi olduğu, özel kanun hükümleri ile tayin edilir; mecburi tahkime tabi iş ve davalarda, taraflar Devlet mahkemelerinde yani genel mahkemelerde dava açamazlar; kanunla gösterilen hakemlere başvurmaya, bir başka söyleyişle hakemlerde dava açmaya mecburdurlar.
Anılan Yasanın gerekçesindeki sözlere ve bilimsel görüşlere göre; 3533 sayılı Yasa"nın kabul edilmesiyle gerçekleştirilmesi istenen amaç; bu kanun kapsamına giren idare ve müesseselerin aralarında çıkan uyuşmazlıkların, gerçek kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklardan farklı nitelikleri ve özellikleri bulunması, bu kuruluşların hukuk müşavirliklerine sahip olmaları nedeniyle işi kolaylıkla inceleyip az masrafla kısa zamanda uyuşmazlıkların sonuçlandırılması ve genel mahkemelerin işlerinin azaltılmasıdır. Nitekim, bir kısım hakemler tarafından verilen kararların kesin olması ve bir kısım kararların da ancak itirazının mümkün bulunması, gerçek amacının bu olduğunu belirlemektedir (Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1991, Cilt 4, Sayfa 3966).
Bir uyuşmazlığın 3533 sayılı "Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolu ile Halli Hakkında Kanun" çerçevesinde çözülebilmesi için, anılan Kanun"un 1. maddesindeki açık hükme göre, uyuşmazlık; umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkmış olmalı ve adli yargının görev alanı içerisinde bulunmalıdır. Uyuşmazlığın her iki tarafının da bu hüküm kapsamında olması zorunludur; aksi takdirde, davaya anılan Kanun çerçevesinde mecburi hakem sıfatı ile bakılamaz.
Somut olayda tek taraflı trafik kazası sonucu aleyhine hükmedilen hasar bedelini ödeyen davacı ..., ödediği bedelin aralarındaki sözleşme protokolü gereği davalı belediyeden rücuen tahsilini talep etmektedir. Davanın tarafları 3533 sayılı Kanun’un 1. maddesinde gösterilen kuruluşlardandır. O halde tarafların sıfatı ve uyuşmazlık konusu itibariyle uyuşmazlığın zorunlu tahkimde çözümlenmesi gerekmekte olup 3533 Sayılı Kanun’un 1. ve 4. maddeleri gereğince uyuşmazlığa o yerdeki en yüksek dereceli hukuk hakimi tarafından hakem sıfatı ile bakılması için mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, genel hükümlere göre inceleme yapılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.09.2008 tarih, 2008/15-580 Esas-2008/572 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.