1. Ceza Dairesi 2016/2305 E. , 2017/2533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi öldürme.
HÜKÜM : TCK"nun 82/1-e, 53/1-2-3. ve 63. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Oluş ve dosya içeriğine göre ...’nın evli ve üç çocuk annesi olduğu ayrıca suç tarihi itibariyle de hamile olduğu, olay tarihinde henüz 1,5 yaşında olan maktul ...’ın annesi ... ile sanık arasında gönül ilişkisi bulunduğu apartmanın kömürlüğünde yada dışarıda araç ile gittikleri tenha yerlerde cinsel ilişkiye girdikleri bu ilişkinin suç tarihinden geriye doğru 2 yıllık süreyle devam ettiği, suç tarihinde 4 aylık hamile olan ve bu hamileliği sanık tarafından da bilinen... ile sanık ...’ın telefonla konuşarak gece 24 sıralarında buluşmaya karar verdikleri...’nın katılan eşi ...’u yatırdıktan sonra 2 yaşındaki oğlu maktul ...’ı da alarak evden çıktığı ve sanığın aracına bindiği, ...köyü koşualanı mevkiinde ıssız toprak yolda durdukları burada ... ile sanık ... arasında tartışma çıktığı araçtan indikleri, sanığın yumrukla vurup ...’yı yere düşürdüğü ve boğazına ve ağzına gelecek şekilde iple boğarak onu öldürdüğü ve cesedi sürüyerek toprak yoldan ağacın altına çalıların arasına götürdüğü, küçük maktul ...’ı arabaya bindirerek oradan uzaklaştığı panik halinde aracı ile ... mevkiine geldiği köprüde aracı durdurarak indiği ve küçük ...’ı dereye attığı daha sonra evine gelerek günlük yaşamına devam ettiği, ...’nın cesedinin bulunmasına karşın tüm aramalara rağmen ...’ın cesedine ulaşılamadığı Mahkemece sanığa ...’nın öldürülmesi suçundan mahkumiyet kararı verildiği bir süre daha ...’a ait cesedin bulunabilmesi amacıyla bu suçtan dosyanın tefrikine karar verildiği, sanık hakkında...’yı öldürmek suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Yargıtay 1. Ceza Dairesinin onama ilamı ile kesinleştiği,...’ın öldürülmesi suçundan ise başka bir esas numarası üzerinden yargılamaya devam edildiği ancak ne var ki; karar tarihine kadar arama çalışmalarına devam edilmesine karşın ...’a ait cesedin bulunamadığı ve sonuçsuz kaldığı bu hususun dosyada mevcut sayısız tutanak ve bilgi notlarından anlaşıldığı hatta maktul ...’ı arama çalışmalarının televizyon programlarına konu olduğu sanığın maktul ...’ı attığını söylediği derede yapılan incelemede “su kanalının eninin 15-20 metre olduğu, derinliğinin 80-150 cm aralığında değiştiği zeminin 20-25 cm balçık ile kaplı ve kenarlarında kamış otların olduğu, suyun berrak olmadığı, akıntının yağışlara göre değiştiği hayatın olağan akışına göre 1,5 yaşlarındaki bir bebeğin böyle bir dereden sağ olarak çıkmasının imkansız olduğunun, buranın yerleşim yerine uzak insanların gelip geçtiği bir yer olmadığının Jandarma ve sivil ekipler tarafından dere yatağı ve çevresinin ayrıntılı bir şekilde araştırıldığının ancak cesedin bulunamadığının bildirildiği, sanığın müdafii huzurunda alınan ilk kolluk ifadesinde ve sorguda, yaptırılan yer göstermede olduğu gibi maktul ...’ı dereye attığını açıkça beyan etmesi karşısında maktulün nüfusta halen sağ gözükmesinin maddi gerçeği değiştirmediği, hükmün kesinleşmesi ile birlikte nüfusa yapılacak bildirim üzerine ölüm kaydının düşülmesi şeklinde bir idari tasarrufla bu hususun giderilebileceği anlaşılmış tebliğnamedeki 1 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’ın Çocuğu ve Beden ve Ruh Bakımından Kendisini Savunamayan Kişiyi Kasten Öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin edilmiş savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin suçun unsurlarının oluşmadığına, sanığın ...’ın kaybolmasından sorumlu tutulamayacağına, ikrarın mahkumiyet için yeterli bir delil olmadığına, sanığın jandarmada baskı altında suçu üstlenmek zorunda kaldığına,cezanın ağır olduğuna vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında, mahkemenin sanık hakkında bu maddeyle yaptığı uygulamanın kanuna aykırı olduğu anlaşılmakta ise de; Bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasında yer alan 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün, “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek 5237 sayılı TCK"nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN ve re"sen de temyize tabi olan hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak ONANMASINA 04/07/2017 gününde oybirliği ile karar verildi