20. Hukuk Dairesi 2015/3145 E. , 2017/961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 21.02.2014 tarihli dilekçe ile; müvekkillerinin maliki oldukları ... ilçesi ... köyü ... parsel sayılı taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 100.000.-TL tazminatın ve 1.046TL tespit giderinin Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davacıların murislerinin çekişmeli taşınmazı dava dışı ..."den 02.04.2002 tarihinde satın aldığı, daha sonra Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu tapu kaydının iptaline karar verildiği, davacıların murisi ile davalı Hazine arasında direk ilişki ve illiyet bağının bulunmadığı, davacıların tapu kayıtlarının iptal edilmesi sebebiyle uğradıkları zararı taşınmazı satın aldıkları ..."den isteyebilecekleri, Hazinenin taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ilçesi ... köyünde bulunan ... parsel sayılı 4.000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın idari yoldan 03.03.1992 tarihinde tarla niteliği ile Hazine adına tescil edildiği, değişik tarihlerde el değiştirdiği, son olarak ... tarafından 02.04.2000 tarihinde 8.000.000.000 ETL (8.000TL) bedelle davacıların miras bırakanı ..."a satıldığı, beyanlar hanesinde orman şerhinin bulunmadığı, orman yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/60 E-2011/129 K sayılı ilamıyla 2877 parsel sayılı taşınmazın 15.11.1986 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 27.02.2012 tarihinde kesinleştiği, davacıların 21.02.2014 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ""Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücu halinde
iç ilişkide etkili olmaktadır.
Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince; her ne kadar Devlet omanlarının özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, 15.11.1986 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde kalan taşınmaz hakkında 03.03.1992 tarihinde idari yoldan tarla niteliğiyle Hazine adına tapu kaydının oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararının tazmininin gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliğinin 17.04.1998 gün 1996/3-1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ve Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 gün 1983/6122 sayılı kararı gözetilmek suretiyle belirlenmesi, arazi ise, tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihi itibariyle net gelir metodu yöntemi ile, arsa ise, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre emsal karşılaştırması yöntemiyle davacıların gerçek zararının saptanması gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.