Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/720
Karar No: 2019/8177
Karar Tarihi: 16.12.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/720 Esas 2019/8177 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/720 E.  ,  2019/8177 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/01/2018 tarih ve 2015/693 E. - 2018/56 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"nce verilen 19/10/2018 tarih ve 2018/591 E. - 2018/803 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, taraflar arasında 03.02.2007 tarihinde “Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmeye göre, davalının dava dışı Güney Servis Ltd. Şti’de bulunan %51 hissesini müvekkillerine, sahibi olduğu Trabzonlular Scania Servisine ait kira sözleşmesini, tüm envanteri, demirbaşı ve BP firması ile daha önce akdetmiş olduğu bayilik sözleşmesini ise Güney Servis Ltd. Şti’ye devretmeyi taahhüt ettiğini, müvekkillerinin de tüm bunlara karşılık 1.050.090,00 TL ödemeyi kabul ettiklerini, bu bedelin 250.090,00.TL"sinin sözleşmenin imzalandığı gün davalıya elden ödendiğini, bakiye kısmın ise 8 adet bono düzenlenerek taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkillerinin sözleşme gereği olan edimlerini yerine getirdiğini ancak davalının hisse devri dışındaki edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmenin davalının eylemleri sebebiyle geçersiz hale geldiğini ileri sürerek, davacıların, davalı lehine keşide ettiği 6 adet bono dolayısıyla davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, dava konusu farklı tarihli 6 senedin iptaline, davalı tarafa müvekkilleri tarafından yapılmış olan 400.000,00 TL"nin davalı taraftan istirdadına karar verilmesini talep etmiş, 02.05. 2016 tarihli dilekçesiyle, davaya dava açılırken harcını yatırmış oldukları 265.000,00 TL alacağın tahsilini yönünden devam ettiklerini, bakiye alacak ve menfi tespit talepleri bakımından ise davalarını atiye terk ettiklerini bildirmiş, akabinde 13/11/2017 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile, alacak talebini 223.500,00 TL"ye düşürdüklerini ve daha önceden atiye bırakmış oldukları menfi tespit taleplerini yeniden ileri sürdüklerini belirtmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacılar vekilinin, 02.05.2016 tarihli dilekçesiyle, davalarını, sözleşme gereği davalı yana ödemiş oldukları 265.000,00 TL’nin istirdadı talebine hasretttiklerini, bakiye talepler bakımından harç ikmali yapmayacaklarını ve bakiye taleplerini atiye terk ettiklerini bildirdiği, bunun üzerine harç ikmali yapılmaması sebebiyle davanın bu talepler bakımından 02.05.016 tarihi itibariyle işlemden kaldırıldığı, davacılar vekili 18.12.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, daha önce işlemden kaldırılan menfi tespit talebi bakımından da davaya devam etmek istemişse de, işlemden kaldırılan bu taleplerin 3 ay içinde yenilenmemiş olması sebebiyle, bu talebin reddine karar verildiği, bu nedenle davaya 265.000,00 TL’nin istirdadı talebi bakımından devam edildiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, davalının asli ediminin hisse devrini yapmak, davacıların asli ediminin ise, hisse devri karşılığı olan bedeli ödemek olduğu, davalının ana edimini yerine getirerek hisse devrini yaptığı ancak davacıların hisse devri karşılığı olarak belirlenen bedeli tam olarak ödemedikleri, bu durumda TBK’nın 97. maddesi hükmüne göre, kendi edimlerini tam olarak yerine getirmeyen davacıların, davalıdan sözleşme gereği olan diğer edimlerini yerine getirmesini talep edemeyeceği ve sözleşmenin davalının eylemleri sebebiyle ortadan kalktığının söylenemeyeceği, TBK’nın 125. maddesine göre, her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin asli edimini yerine getirmemesi durumunda karşı tarafın sözleşmeyi feshetme, sözleşmenin iptalini talep etme hakkının bulunduğu ve sözleşmeden dönme halinde tarafların karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtularak daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilecekleri, somut olayda da davacı yanca, davalının edimlerini yerine getirmediği iddia edilerek, daha önce ifa ettikleri edimlerin iadesinin talep edildiği ancak temerrüde düşen ve kusurlu olan davalı olmadığından davacı yanın talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, menfi tespit ve istirdat taleplerine yönelik davalarının HMK"nın 150. Maddesi uyarınca 03/08/2016 tarihi itibari ile açılmamış sayılmasına, alacak davasının reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
    1-) 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle, bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmış, aynı Yasa’nın 353/1-b-2 maddesiyle ise, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, ilk derece mahkemesi kararının eksik ya da hatalı bulan veyahut davanın esası hakkında farklı gerekçelerle bir karar verilmesi gerektiğine hükmeden bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp, esas hakkında yeniden hüküm kurması gerekmektedir. Aksi hal 6100 sayılı HMK ile benimsenen istinaf sistemine aykırılık oluşturacağı gibi, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi gerekçeleri arasında çelişki oluşmasına da sebebiyet verebilecektir.
    Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, davacılar, davalının, tarafları arasında 03.02.2007 ve 21.08.2007 tarihinde akdedilen sözleşme gereklerini yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmelerin geçersiz hale geldiğini ileri sürerek, sözleşme gereğince davalıya ödedikleri 265.000,00 TL’in iadesini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince, taraflar arasında akdedilen hisse devir protokolüne göre, davalının asli edim yükümlülüğünün belirtilen tutarda hisseyi devretmek, davacıların asli edim yükümlülüğünün ise hisse devir bedeli karşılığı ödenmesi kararlaştırılan 1.050.000,00 TL’yi ödemek olduğu, davalının asli edimini yerine getirerek hisseleri devrettiği ancak davacıların bu devir karşılığı ödemeleri gereken tutarın sadece 265.000,00 TL’sini ödedikleri, bu nedenle ödemezlik defi gereğince kendi edimini tam olarak yerine getirmeyen davacıların davalıdan sözleşmeyle kararlaştırılan sair edimleri yerine getirmesini isteyemeyecekleri ayrıca bu durumda, TBK’nın 125. maddesine göre de, sözleşmenin davalının temerrüdü sebebiyle sona erdiğinin de söylenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılarca yapılan istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmişse de, kararda, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçelere yer verildiği anlaşılmaktadır. Zira bölge adliye mahkemesi kararında, sözleşme hükümlerine göre dava dışı Güney Servis Ltd. Şti’ye devredileceği kararlaştırılan kira sözleşmesi, demirbaşlar ve bayilik sözleşmesi hakkında bir talep hakkı varsa bunun davacılara değil dava dışı şirkete ait olduğu, ayrıca, bayilik sözleşmenin devri için davacılarca ödenmesi gereken 25.000,00 TL’nin ödenmemesi sebebiyle davalının bu edimini yerine getirmemekte haklı olduğu şeklinde gerekçeye yer verilmişse de, ilk derece mahkemesi kararında belirtilen şekilde bir gerekçeye yer verilmediği görülmektedir. Bu durumda, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılan bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    2-) Bozma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 16/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi