3. Hukuk Dairesi 2019/1973 E. , 2019/9748 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, şirketleri hakkında davalı şirket tarafından 26/01/2006 tarih ve 02/523 sayılı, 29/02/2008 tarih ve 02/1458 sayılı 10/04/2008 tarih ve 02/2448 sayılı kaçak elektrik ödeme bildirimleriyle toplam 20.553,56 TL anapara ve faizleriyle tahsilat yapıldığını, Afyonkarahisar 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24/04/2007 gün ve 2006/284 esas, 2007/110 sayılı kararı ile kendileri hakkında kaçak elektrik kullanma suçundan beraat kararı verildiğini ileri sürerek, haksız tahsil edilen kaçak elektrik bedellerinin ve cezaların bilirkişi tarafından belirlenecek rakamlara göre fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 20.553,56 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı,şirketlerinin ... Genel Müdürlüğü’ne bağlı dağıtım şirketi iken Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 22/04/2010 tarih ve 2010/25 esas sayılı kararı uyarınca 31/05/2010 tarihinde imzalanan hisse satış sözleşmesi ile özelleştirildiğini, özelleştirme öncesi kamu dönemindeyken tahakkuk etmiş alacaklarla ilgili iade taleplerinde husumetin ... Genel Müdürlüğü’ne düştüğünü, Borçlar Kanunu 82. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan davanın zamanaşımına uğradığını, davacının usulsüz şekilde elektrik kullandığını,Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13. maddesi gereğince davacının kullandığı elektrik tüketimi şeklinin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmesi gerektiğini,bu bedel ödenirken davacı şirketçe herhangi bir ihtirazi kayıt sunulmadığını,bu şekilde yapılan bir ödemenin istirdadının istenemeyeceği savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 7.627,30 TL alacağın 05/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2016/14941 esas 2018/2953 karar sayılı 26/03/2018 tarihli ilamıyla;
“ 1-..... Yukarıdaki açıklamalar ışığında,eldeki davada karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak,sayaç okuma,dağıtım,perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
2-) Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra bu defa; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik nedeniyle davanın reddine, dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kaçak elektrik kullanımı tahakkukları nedeniyle istirdat istemine ilişkindir.
Bir mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle yapılan tahakkuklara ilişkin bozma öncesi alınan bilirkişi raporunda, tahakkuklarda yer alan kayıp kaçak, iletim dağıtım ve psh ve sayaç okuma bedellerinin belirlendiği, söz konusu bedeller yönünden kısmen kabul kararı verildiği, davalı tarafın temyizi üzerine sair temyiz itirazları incelenmeden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının araştırılması yönünde bozma gerekçesi oluşturulduğu, ardından mahkemece verilen ikinci hükümde davanın kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan istirdat davası niteliğinde olmasına rağmen sadece kayıp kaçak ve diğer bedellerin iadesine yönelik gerekçe oluşturularak davanın reddine ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedildiği görülmektedir.
Mahkemece, davacının kaçak elektrik kullanımından kaynaklı tahakkuklarına ilişkin değerlendirme yapılarak gerekçe oluşturması gerekirken, sadece kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsil edilip edilmeyeceğine ilişkin değerlendirme yapılması doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu durum bozma nedeni yapılmamıştır.
O halde mahkemece; kaçak elektrik tahakkukundan kaynaklı davanın reddine karar verilmekle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacı yararına vekalet ücreti takdir doğru görülmemişi bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, yukarıda belirtilen yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün vekalet ücretine ilişkin 3. maddesinin çıkarılarak yerine “3- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.464,02 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,” maddesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.