Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5544
Karar No: 2019/9752
Karar Tarihi: 05.12.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/5544 Esas 2019/9752 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/5544 E.  ,  2019/9752 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili; asıl davada; ... Devlet Hastanesi Baştabipliğinin 27.12.2006 tarihli 14210035 nolu abonelik sözleşmesi ile davalı ...’tan elektrik tedarik ettiğini, hastanenin “Resmi Sağlık Kuruluşları” abone grubu tarifesi üzerinden faturalandırılması gerekirken “Şantiyeler” için uygulanan abone grubuna dahil edildiğini, davalının bu uygulamasının yasal düzenlemelere haksız şart mahiyetinde olduğunu, tüketici olan idarenin aleyhine olduğunu ve 4077 sayılı Kanunun amacına ve ruhuna aykırı olduğunu, bunun neticesinde idarenin fazladan fatura ödemek zorunda bırakıldığını ve davalının fazla fatura ödemesine sebebiyet verdiği idarenin zararını karşılamak zorunda olduğunu belirterek davanın kabulü ile 19.436,41 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Asıl davaya ilişkin verilen 2. bozma ilamından sonra açılan birleşen davada ise; 31/12/2018 tarihli bilirkişi raporun istinaden belirlenen 46.270,17 TL gecikme zammının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili; davacı kurumun enerji tarifeleri yönetmeliği gereğince yapı kullanım izin belgesini sunarak bir abonelik talebinde bulunmadığını, bu belgeyle müvekkili kuruma müracaat etmediğini, müvekkili şirket ile davacı kurum arasında 27.12.2006 tarihinde imzalanan sözleşmeden ve fatura örneklerinden anlaşılacağı üzere davacı tarafın abonelik grubunun “807-ŞANTİYE” grubu olduğunu, davacı kurumun abone grubuna 2 fatura döneminde itiraz etmeyerek şirketin kararının kabul etmiş sayıldığını, davacı tarafın açmış olduğu davanın Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği, Enerji Bakanlığı Tarifeler Yönetmeliği kapsamında haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, asıl davaya ilişkin verilen 14/02/2012 tarihli hükümde; davacının abonelik tesisi sırasında yapı kullanma izin belgesini vermeyerek, sonra da süresi içinde faturalara itiraz etmeyip, abone grubunun değiştirilmesini talep etmeyerek zararın doğmasına kendisinin sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, süresi içerisinde davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 13.12.2012 tarihli ilamı ile davacı vekilinin temyiz itirazlarını kabul ederek, hükmü esasa yönelik bozmuş, bozma ilamına karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine, karar düzeltme istemini kabul ederek 13.12.2012 günlü bozma ilamını kaldırmış; hükmü, davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle bozmuştur.
    Söz konusu bozma ilamına uyulmasının ardından asıl davaya yönelik mahkemece verilen 22/10/2013 tarihli hükümde; abone gurubuna 2 fatura dönemi içerisinde itiraz etmeyen abonelerin elektrik idaresinin tayin ettiği abone grubunu kabul etmiş sayılacakları gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 2014/1282 esas 2014/8692 karar sayılı 02/0....Davacının, abone grubuna itiraz etmemesi elektrik idaresine bir hak bahşetmez. Hal böyle olunca mahkemece, davacının elektrik tüketimlerinin resmi sağlık kuruluşları abone grubu tarifesi üzerinden faturalandırılması gerekirken, şantiye abone grubuna dahil edilmesi nedeniyle fazla ödenen miktarın tespiti için uzman bilirkişiden rapor alınıp, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş,” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra bu defa; 05/09/2017 tarihli ve 12.04.2019 tarihli bilirkişi raporları doğrultusunda asıl davanın kabulü ile 28.736,80 TL asıl alacak 2.115,32-TL gecikme zammı alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, birleşen davanın kabulü ile 49.756,92-TL gecikme zammı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) Davalının gecikme zammına yönelik temyiz itirazlarının değerlendirilmesinde;
    Dava; yanlış tarife uygulaması nedeniyle fazla tahakkuk ettirilen bedelin istirdadına ilişkindir.
    Öncelikle, davanın yasal dayanağını oluşturan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinin irdelenmesinde yarar vardır.
    Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde; "Ödeme bildirimine ilişkin hatalar; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlardır.
    Hatalı bildirimlere karşı, müşteri tarafından fatura tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde perakende satış şirketine itiraz edilebilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İtiraza konu tüketim bedeli ile müşterinin bir önceki tüketim döneminde ödemiş olduğu tüketim bedeli arasındaki farkın yüzde otuzdan fazla olması durumunda müşteri, bir önceki dönem tüketim bedeli kadarını son ödeme tarihinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteriye 24 üncü madde hükümleri uygulanmaz.
    İtiraz, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından başvuru tarihini izleyen en geç on iş günü içerisinde incelenerek sonuçlandırılır.
    İtirazın dağıtım şirketini ilgilendiren hususlarla ilgili olduğunun tespit edilmesi halinde, itiraz geliş tarihinden itibaren perakende satış lisansı sahibi tarafından iki iş günü içerisinde dağıtım şirketine iletilir. Dağıtım şirketi itirazın kendisine ulaştığı tarihten itibaren on iş günü içerisinde inceleme sonuçlarını perakende satış şirketine bildirir. İnceleme sonuçları Perakende satış şirketi tarafından en geç üç iş günü içerisinde müşteriye yazılı olarak bildirilir.
    İnceleme sonucuna göre itirazın haklı bulunmaması halinde, itiraza konu tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmı, müşteriden tahsil edilir." hükmüne yer verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafça aldırılan dava dışı rapora göre 2009 yılı Ocak ayı – 2010 yılı Haziran ayına kadar 17.321,09 TL fiyat farkı ve 2.115,32 TL gecikme zammı üzerinde dava açıldığı, 05/09/2017 tarihli rapor üzerine davacı vekili tarafından asıl davanın 04/04/2018 tarihinde 28.736,80 TL asıl alacak, 2.115,32 TL faiz olmak üzere ıslah edildiği, 31/12/2018 tarihli rapor üzerine 30/01/2019 tarihinde birleşen davanın açıldığı, 12/04/2019 tarihli ek rapor üzerine gecikme zammının tahsiline yönelik birleşen davanın 49.756,92 TL ye ıslah edildiği görülmektedir.
    Dava konusu 2009/1-2010/6 dönemleri arasında yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinde, yanlış tarife uygulamasından kaynaklı gecikme zammı alınacağına dair hüküm yer almadığı, her ne kadar daha sonra yürürlüğe giren Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinde gecikme zammı alınacağına dair hüküm getirilmiş ise de, tahakkuk ve talep tarihi itibariyle gecikme zammının talep edilemeyeceği belirlenmektedir.
    Ayrıca; 6183 sayılı yasanın "kanunun şümulü" başlıklı 1. maddesinde; “Devlete, vilayet hususî idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi aslî, gecikme zammı, faiz gibi fer"i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmü ile yasanın uygulanma alanı belirlenmiş olup, somut olayda yanlış tarifeden kaynaklı davalının tahsil ettiği bedellerin davacı açısından amme alacağı teşkil etmeyeceği görülmektedir.
    Tüm açıklamalar ışığında; yanlış tarifeden kaynaklı fazla ödenen bedele ilişkin davacı tarafça gecikme zammı talep edilemeyeceği dikkate alınarak, asıl ve birleşen davalardaki gecikme zammına ilişkin taleplerin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-) Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK" nun 176. Maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
    Aynı Kanun"un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
    Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "ıslah"ın; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, 06.05.2016 gün ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de; "bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 gün ve 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
    Asıl davada; bozma ilamından sonra davacı tarafça ıslah yapılmıştır.
    O halde, mahkemece; asıl davaya yönelik davacının bozma sonrası davayı ıslah ettiği görülmekle, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    4-) 818 sayılı BK"nun 101.maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117.maddesinde bu hüküm ""Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer"" şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir.
    Mahkemece; asıl davaya ilişkin verilen hükümde, ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verildiği, davacı tarafça temerrüde yönelik 03/12/2010 tarihli yazının ibraz edildiği, ilgili yazıda “.. genel toplam 5.121,96 TL’nin hastanemiz adına göndereceğiniz ilk faturadan mahsup edileceğinin bilinmesi ve yazımızın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde itiraz edilmediği takdirde kesinleşecektir” ifadelerinin yer aldığı, bu şekilde dava konusuna ilişkin usulüne uygun ihtar gerçekleşmediği ve temerrüt oluşmadığı görülmekle; dava tarihinden asıl alacağa yönelik faize hükmedilmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci, üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi