Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3444
Karar No: 2019/9811
Karar Tarihi: 09.12.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3444 Esas 2019/9811 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/3444 E.  ,  2019/9811 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen asıl ve birleşen menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı asıl davada; muris eşinden kalma iki katlı evin üst katında kendisinin, alt katında ise kiracısının oturduğunu, ayrı ayrı aboneliklerin bulunduğunu, alt kata ait abonelikten dolayı kendisi hakkında kaçak su kullandığından bahisle 12/11/2012 tarihli kaçak tespit tutanağına istinaden fatura tahakkuk ettrildiğini, davalı kurum tarafından haksız tahakkuk ettirilen güncel fatura bedelinin 11.744,00 TL olduğunu; tespit edilen evin bahçesindeki harici musluğun kendisiyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte kaçak kullanım süresinin net olarak da tespit edilmediğini, kaçak tespit tutanağının tamamen usulsüz olduğunu, faturanın iptali gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tahakkuk ettirilen fatura bedelinin şimdilik 1.000,00 TL sinden davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş; 08/05/2014 tarihli dilekçesi ile talebini ıslah ederek 7.714,61 TL ye yükseltmiştir.
    Davacı birleşen davada ise; asıl davada yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda asıl davadaki talebini ıslah ederek 7.714,61 TL ye yükselttiğini; 02/09/2014 tarihli alınan son bilirkişi raporunda ise, davalı kurum tarafından haksız olarak 10.258,16 TL fazladan fatura tahakkuk ettirildiğinin tespit edildiğini, ikinci kez ıslah yoluna başvuramayacağından ek davayı açma zaruretinin doğduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 2.543,55 TL den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı asıl ve birleşen davada; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu 12/11/2012 tarihli kaçak tespit tutanağı ile davacının mülkiyetinde olan üç katlı ve üç adet su aboneliği bulunan evin bahçesinde, bir adet musluğun bulunduğunun, bu musluğun binada bulunan üç adet aboneliğe de bağlı olmadığının, başka bir deyişle sayaç harici ayrı bir tesisattan su bağlamak suretiyle kaçak su kullanıldığının tespit edildiğini; davacının davaya konu sayaç harici muslukla ilgisinin, davacının mülkiyet sahibi olmasından kaynaklandığını, yönetmeliğe uygun fatura tahakkuk ettirildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kabulüne, davacının davalı kuruma 12/11/2012 tarih ve ... seri numaralı kaçak tespit tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen 30/04/2013 tarihli fatura nedeniyle 7.714,61 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 07/06/2016 tarihli ve 2015/16736 E. - 2016/9086 K. Sayılı ilamı ile; "...Davaya konu olayın davacı abonenin meskeninde bulunan sayaca harici tesisat bağlamak suretiyle kaçak su kullandığı iddiasına dayalı olması karşısında taraflar arasında, 4077 sayılı yasanın değişik 11/A maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi( mesken abonesi) bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; resen gözetilmesi gereken ve kamu düzenine ilişkin olan görev konusu üzerinde durularak, 4077 sayılı Kanunun 23. maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; görevsizlik kararı verilmiş; görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine, davanın yargılaması Gaziantep 2. Tüketici Mahkemesi tarafından yürütülerek, asıl davanın kısmen kabulüne, davacının davalı kuruma 12/11/2012 tarih ve ... seri nolu kaçak tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen fatura nedeniyle 6.693,20 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 17/12/2018 tarihli ve 2018/5895 E. - 2018/12813 K. Sayılı ilamı ile; "...Mahkemece, bilirkişi incelemesi için yapılması gereken masrafa dair muhtıra yöntemine uygun şekilde davacıya tebliğ edilmiş, davacı istenen masrafın ödenemeyeceğini bildirerek ara karardan dönülmesini istemiştir. Bu durumda, mahkemece; kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bozma kararından önce dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporları üzerinden resen hesaplama yapılarak; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece; ikinci bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama neticesinde ise; asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Asıl ve birleşen dava ; kaçak su tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen fatura bedelinden borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    1-) Hukuki dinlenilme hakkı, temel dayanağını Anayasanın 36"ncı maddesinde yer alan hak arama özgürlüğüne ilişkin düzenlemeden alır. Anayasanın 36"ncı maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Bu düzenlemenin medeni usul hukukundaki yansımasını hukuki dinlenilme hakkı oluşturur.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesine göre ; "(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.(2) Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir."
    Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
    Bunlardan ilki " bilgilenme hakkı" dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmesi zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. (Y. HGK., 2013/2164 E., 2015/873 K., ve 25.02.2015 T. sayılı kararı)
    Bu kapsamda, 6100 sayılı HMK"nın "Yargıtay kararlarının tebliği" başlığı altında düzenlenen 372. maddesinde ise; "Yargıtay bozma kararları ile onama kararları mahkeme yazı işleri müdürü tarafından derhal taraflara tebliğ edilir. Tebliğ giderleri, temyiz dilekçesiyle birlikte, temyiz talebinde bulunandan peşin olarak alınır. Bu giderlerin ödenmemesi halinde 344 üncü madde hükmü uygulanır." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun, bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2. maddesinde de, "...Mahkememe, temyiz edenden 434 ncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü getirilmiştir.
    Somut olayda; mahkemece, Dairemizin 17/12/2018 tarihli ve 2018/5895 E. - 2018/12813 K. sayılı bozma ilamı taraflara tebliğ edilmediği gibi davacı vekilinin mazereti kabul edilmiş olmasına rağmen, bozma ilamına karşı beyanı alınmaksızın, aynı celse bozma ilamına uyularak davacı vekilinin yokluğunda karar verildiği anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, Dairemizin bozma ilamı taraflara usulüne uygun tebliğ edilip, davacıya karar düzeltme imkanı da tanındıktan sonra, yine duruşma gün ve saatinin taraflara tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanıp, davacının Yargıtay bozma ilamına karşı beyanı da alınarak sonuca gidilmesi gerekirken; davacının hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde yargılamanın sona erdirilip, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    2-) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi