(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2016/29110 E. , 2020/2118 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; iş sözleşmesinin Kasım 2014 ve Aralık 2014 dönemi ücretlerinin ödenmemesi, ücretlerin düzensiz ödenmesi ve davacının dokuz ay süresince gece vardiyasında çalıştırılması nedeniyle davacı işçi tarafından haklı olarak feshedildiğini beyanla kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili , davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre taraf vekillerinin aşağıda bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Taraflar arasında birleşen dava yönünden davalının savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde belirtilen hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Kamu düzeni ile ilgili olan bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur.
Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile imkanlıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz.
Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın davanın taraflarına usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.
Somut olayda, dava dilekçesinde fazla çalışma alacağı talebi olmadığı halde bilirkişi tarafından diğer alacaklar ile birlikte fazla çalışma alacağının da hesaplanması üzerine davacı vekili tarafından ayrı bir dava ile fazla çalışma alacağı talep edildiği ve dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden birleştirme kararı verildiği, birleştirme kararının da davalıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Bu şekilde yapılan yargılama neticesinde birleşen dava yönünden usule aykırılık nedeniyle davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır.
O halde birleşen dava dilekçesi davalıya tebliğ edilerek davalının savunma hakkı kapsamında delilleri ve itirazları değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir iken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla mesai yapıp yapmadığı noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı haftanın yedi günü çalıştığını, gündüz vardiyasının 07.00-19:00 arası, gece vardiyasının 19:00 – 07:00 arası olduğunu beyan etmektedir. Davalı vekili ise, fazla çalışma yapılması durumunda ücretinin ödendiğini beyan etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosya kapsamındaki tanık anlatımlarının günde 12 saat olmak üzere iki vardiya halinde çalışmanın gerçekleştiği yönünde olduğu , işin niteliği gereği davacı yanın herhangi bir vardiyada 12 saat işyerinde bulunduğu, 7,5 saat normal mesai, 1,5 saat ara dinlenme sonrası günde 3 saatten haftada 18 saat fazla çalışma yaptığını değerlendirilerek fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır. Ne var ki; mahkemece beyanlarına başvurulan davacı tanıkları Serkan Bektaşoğlu, Mehmet Börk ve Zekeriya Can Akçagöz’ün, eldeki dosya ile beraber davacı vekili tarafından davalı işverene karşı seri halde açıldığı anlaşılan Ankara 29. İş Mahkemesi’nin 2016/873 - 2016/877 ve 2016/878 esaslı dosyalarında da davacı tanığı olarak gösterildikleri ve Mahkemece seri halde incelenen dosyalar için aynı celsede beyanlarının alındığı, beyanlarının genel ifadeler içerdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken, davacı tanıklarının beyanlarının her bir davacı için davacının yaptığı işin niteliği uyarınca ayrı ayrı alınarak davacının fazla çalışma iddiasının buna göre değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalıdır.
4-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının ücret alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Somut olayda, davacı Kasım 2014 ve Aralık 2014 dönemine ait ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Dosyaya sunulan, davacı tarafça imzalı Kasım 2014 ve Aralık 2014 bordrolarında ücret tahakkuku bulunduğu görülmektedir. Mahkemece , davacının banka hesap hareketleri getirtilerek davacının Kasım 2014 ve Aralık 2014 ücretlerinin ödenip ödenmediğinin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Davacı, iş sözleşmesini Kasım 2014 ve Aralık 2014 dönemi ücretlerinin ödenmemesi, ücretlerin düzensiz ödenmesi ve davacının dokuz ay süresince gece vardiyasında çalıştırılması nedeniyle haklı olarak feshedildiğini iddia etmektedir. Davalı , davacının 20/21/22/23/24/25/26.12.2014 tarihlerinde mazeretsiz olarak devamsızlık yapması nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece, “iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından sağlık nedenleri ile feshedildiği , işin hangi koşullarından dolayı iş akdine son verdiğine dair belge sunulmadığı” gerekçesi ile kıdem tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan 19.12.2014 tarihli davacı imzasını havi dilekçe bulunmakta olup incelendiğinde davacının sağlık nedenleri ile işten ayrılmak istediğini beyan ettiği, davacının tarihsiz dilekçesi ile 19.12.2014 tarihinde imzalaması istenilen işten çıkış dilekçesinin iptalini talep ettiği ve 19.12.2014 tarihli davacı imzasını havi işten ayrılış bildirgesinde işten ayrılış nedeni (03) kod -istifa- olarak belirtilmiş olup belge üzerinde iptal ibaresinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı asil çağırılarak sağlık nedenleri ile işten ayrılmak isteğine ilişkin dilekçe içeriği ve imza konusunda beyanları alınmalı ve davalının savunması üzerinde de durularak sonucuna göre davacının kıdem tazminatı istemi değerlendirilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.02.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.