Davacılar ... ve ... vekilleri Avukat ... tarafından, davalı .. aleyhine 05/02/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/07/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; davacılardan ...’ın sahibi olduğu aracı davalı şirkete sigortalattığını, diğer davacı olan oğlu ...’ın bu araçla olay günü maddi hasarlı kaza yaptığını ve zararın tazmini için davalıya başvurulması üzerine; davalı ... şirketinin hasar bedelini ödememek için, aracı kullanan kişinin gerçekte davacılardan ... olmasına karşın, kaza anında alkollü olması nedeniyle, diğer davacı olan oğlunun kullandığını beyan ettiklerinden bahisle haklarında şikayetçi olduğunu, davalı şirketin kötüniyetle şikayette bulunduğunu, yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, yapılan haksız şikayet nedeniyle manevi zarar gördüklerini beyan ederek, manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, yasal şikayet hakkını kullandığını beyan ederek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve davalının, haksız şikayette bulunmak suretiyle davacıların kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta

Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olaya gelince; olay yerine intikal eden kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 01.01.2010 tarihli kaza tespit ve olay tutanağında, kazayı yapan şahsın kaşı yarılmış halde olay yerinden başka bir araçla kaçtığı, alkollü olduğu için aracı bırakarak gitmiş olabileceği ve hastanelerden edinilen bilgiye göre yaralı bir şahsın tedavi olmak için kendilerine başvurmadığı şeklinde belirlemede bulunulduğu ve tutanak mümzilerinin soruşturma dosyasında yer alan ifadelerinde olayı bu şekilde doğruladıkları ve kaza yapan araçta boş içki şişesi ve alkol kokusu olduğunu beyan ettikleri anlaşılmıştır. Davalı, kaza tespit tutanağını gerekçe göstererek yasal şikayet hakkını kullanmıştır. Davacılar hakkında yürütülen soruşturma neticesinde aracı kullanan kişinin davacılardan ... olduğunu tespitle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması şikayetin haksız olduğunu göstermemektedir. Bu itibarla emarenin bulunduğu ve şikayetin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı kabul edilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.