20. Hukuk Dairesi 2015/11279 E. , 2017/1040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1964 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... köyü 2 parsel sayılı taşınmaz, fıstıklık niteliği ile davalı ve murisleri adına tesbit edilmiştir. ... Yönetimi tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine Tapulama Mahkemesinin 1964/321 E. - 1970/13 K. sayılı dosyasında yargılama yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve taşınmazın 118.000,00 m2"lik kısmının davalı ve murisleri adına tapuya tesciline, 38.500,00 m2"lik kısmının ise ... olması nedeniyle tapulama harici bırakılarak son parsel numarası verilmek suretiyle olduğu gibi tapuya aktarılmasına ilişkin hüküm kurulmuştur. Davacı ... Yönetimi, yörede 1988 yılında yapılan ... kadastro çalışmalarında davaya konu 118.000,00 m2 yüzöçümündeki 2 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kesinleşmiş tahdit sınırları içerisinde kaldığını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile ... vasfıyla ... adına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş ... savına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde arazi kadastrosu 1964 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. ... kadastrosu ise 1988 yılında 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış, 08/02/1990 da ilân edilmiş ve kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ile çekişmeli taşınmazın (A) harfiyle işaretli 19.600 m2"lik kısmının, 1988 yılında yapılıp kesinleşen ... tahdidinde ... olarak sınırlandığı, 1964 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda davalı ve murisleri adına yapılan tesbite, ... Yönetiminin itirazı üzerine Tapulama Mahkemesinin kesinleşen kararı uygulanılarak tapuya tescil edildiği, ... Yönetimi ve davalılar arasında kesin hüküm bulunmasına rağmen, 1988 yılında yapılıp 1990 yılında kesinleşen ... kadastro işleminde, ... sınırlarının kesin hüküm dikkate alınmadan aplike edilerek, çekişmeli taşınmazın kısmen ... sınırları içinde bırakıldığı kısmen de ... sınırları dışında bırakıldığı, bu işlemin itirazsız kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, Tapulama Mahkemesinin kesin hüküm teşkil eden kararı esas alınarak ... Yönetiminin açtığı dava reddedilmişse de, hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilmemiştir.
Şöyle ki; ... kadastrosu veya ... kadastrosu ile yapılan 2/B madde uygulamaları ya da önce yapılan ... tahdidinin aplikasyonu ve 2/B madde uygulamalarına karşı, çalışmanın yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan yasa hükümleri gereğince, ilgililere tanınan sürelerde bir itiraz söz konusu olmaz ise bu işlemler kesinleşir. Hukukun hiç kimseye sonsuz sürede başvuru hakkı tanıdığı düşünülemez. Kanun hükümlerinden kaynaklanan hak düşürücü süreler içinde itiraz veya başvuru hakkı ya da geniş anlamıyla dava hakkı kullanılmaz ise bu sürelerin bitmesinden sonra dava hakkı kullanılamaz, başka deyişle sükutu hak yani dava hakkı düşer.
Somut olayda, taraflar arasında her ne kadar tapulama mahkemesinin kesin hüküm teşkil eden kararı mevcut olsa da, kesin hükümden sonra 1988 yılında yörede ... tahdidi yapılmış ve çekişmeli
taşınmaz kesin hüküm dikkate alınmadan kısmen ... sınırları içinde bırakılmıştır. Ancak, davalılar tarafından hak düşürücü süre içerisinde tahdidin iptaline yönelik dava açılmadığından ... tahdidi kesinleşmiştir. Davalılar bakımından hak düşürücü süre geçtiğinden ve tahdit kesinleşmiş olduğundan artık taraflar arasındaki kesin hüküm yargılamada dikkate alınmaz, başka bir deyişle hak düşürücü süre kesin hükümden önce gelir, HGK"nın uygulamaları da bu yönde bulunmaktadır. (HGK. 1995/20-1086 E. - 1996/174 K) Bu nedenle mahkemece hak düşürücü süre geçtiğine göre işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmememiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/02/2017 günü oy birliği ile karar verildi.