3. Hukuk Dairesi 2019/4946 E. , 2019/9989 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı ile aralarında 06.09.2010 başlangıç tarihli bir yıl süreli aylık 350.-TL bedelli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralananın dükkan niteliğinde olduğunu ve sözleşmede stopajın kiracı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna rağmen stopaj bedelinin ödenmediğini, 26.07.2012 ve 15.08.2012 tarihli ihtarnamelerle stopaj listelerinin ibrazının istenmesine rağmen davalı tarafından cevap dahi verilmediğini, bunun üzerine 17.09.2012 tarihli düzeltme beyannamesi ile 02.11.2012 tarihinde 2010 yılı 3 aylık 457.43.-TL 2011 yılı için ise 12 aylık 1.210.64.-TL ödediğini; 2012 yılı için 1.188.54.-TL 2013 yılı için ise 840.-TL stopaj bedeli ödemesi gerekmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle gelir vergisini bu miktarlar kadar fazla ödemek zorunda kaldığını, davalının stopaj bedellerini ödememesi sebebiyle düzeltme beyannamesi ile vergi dairesine ödenmek zorunda kalınan kısım için şimdilik 1.500.-TL, gelir vergisi indiriminden faydalanamamış olması sebebiyle şimdilik 1.000.-TL; davalının 10.09.2013 tarihinde kiralananı tahliye ettiğini, 23.09.2013 tarihinde davalının kiralanana verdiği zarar tespitinin yaptırıldığını belirterek hor kullanma tazminatı alacağından şimdilik 2.500.-TL "nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kiralanana zarar verdiği hususunun doğru olmadığını, kendisine ait eşyaları depoya koyarken ve çıkartırken dükkanın ön vitrini sökmüş olduğunun doğru olduğunu , ancak daha sonra eski hale getirerek sökülen vitrin yerine taktığını, davacının ise vitrini tamamen sökerek yerine başka bir şekilde vitrin yaptığını, yaptığı bu işlem tamirat değil tadilat olduğundan sadece bu nedenle 1.770,00 TL talep etmesinin yasal temeli olmadığını, diğer hasar bedellerinin fahiş olduğunu belirterek haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 3.918.30.-TL hor kullanma bedelinin 21.04.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine dairemiz 2017/2696 E 2018/1996 K sayılı ilamı ile davacının sair temyiz itirazlarının reddine, davacının istediği bedellere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi "06.09.2010 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesinin özel şartlar üçüncü maddesinde stopajın kiracı tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olmakla TBK "nun 302. maddesi gereği vergi ve benzeri yükümlülüklere katlanma borcunun davalı kiracıya yüklendiği, somut olayda stopaj bedellerinden esasen davalı kiracının sorumlu olduğu ancak ödeme yapmadığı ve stopaj bedellerinin davacı kiraya veren tarafından ödendiği hususu dikkate alınarak davacının ödediği stopaj bedelinin hüküm altına alınması gerektiği" belirtilerek söz konusu hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davacının talep edebileceği stopaj bedelini hesaplanması bakımından bilirkişi raporu aldırılmış, davacı tarafça bilirkişi raporu doğrultusunda 11.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-)Bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar ve dolayısıyla maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunmasına bağlıdır. Bütün mahkemelerin, her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını öngören Anayasanın 141/3. maddesi ile ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297.maddesi bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Gerekçe, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılmasını ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsamalıdır. HMK’nın 297. maddesi ile kapsamı belirtilen hükmün açık ve net olması, gerekçenin de anlaşılabilir, yeterli ve denetlenebilir olması gerekir. Gerekçe içerisinde ve gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili uygunsuzluklar bulunmamalıdır.
Somut olayda, davacı tarafça 5000 TL üzerinden dava açılmış ve bozma sonrasında aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda 11.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuştur. Mahkemece, kararın gerekçesinde; her ne kadar davacı vekilince ıslah talebinde bulunulmuş ise de ıslahın HMK"nun 177/1 maddesi uyarınca tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğinin hüküm altına alınmış olması karşısında, ıslahın geçersiz olduğu nazara alınarak, taleple bağlı kalınmak sureti ile 2500,00 TL"lik stopaj ödemesinin davalıdan faizi ile tahsili gerektiği belirtilmiş ve ıslah geçersiz sayılmış, hüküm kısmında ise davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 3.918,30 TL hor kullanma tazminatının 2.500,00TL stopaj talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Mahkemece kararın gerekçesinde ıslahın geçersiz olduğu açıklanmasına rağmen hüküm kısmında ıslah geçerli kabul edilerek dava değeri artırılmış gibi fazlaya dair istemin reddine ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi ile hüküm ve gerekçe arasında çelişki yaratılmış, Yargıtay denetimine de elverişli olmayacak şekilde hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece; gerekçe ile hükmün birbirine uyumlu olduğu, yeterli, açık, denetlenebilir bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmeyerek bozmayı gerektirmiş ve davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
2-) Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğine karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.