3. Hukuk Dairesi 2017/4101 E. , 2019/9993 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile imzalanan 21/02/2008 tarihli kira sözleşmesi gereğince aylık 417 euro, yıllık 5.000 euro bedelle taşınmazın davalı tarafından kiralandığını, ancak davalı tarafından 2009-2010-2011-2012 yıllarına ait kira bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine Antalya 12. İcra Müdürlüğünün 2013/5569 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından kiraya konu taşınmazın 2009-2013 yılının başına kadar kullanıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın kabulü ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya konu yerde birden fazla 418 nolu dükkan mevcut olup, taraflar arasında akdedilen 21/02/2008 tarihli sözleşmenin 418 nolu dükkanlardan birine yönelik yapıldığını, şu an kullanmakta olduğu dükkandan farklı olduğunu, sözleşme yapıldıktan sonra zilyetlik hususunda uyuşmazlık yaşanması nedeni ile sözleşmeden vazgeçildiğini, alacağa dayanak yapılan sözleşmenin iptal edildiğini ve geçerliliği olmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davaya konu yerde yapılan keşif neticesinde davalının kiracı olarak bulunduğu dükkan ile davacının kiraya verdiğini iddia ettiği dükkanının aynı dükkanlar olmadığının belirlendiği, kira sözleşmesine konu dükkanın zilyetliğinin de kime ait olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, davaya konu yerde birden fazla 418 nolu dükkan bulunduğu, ayrıca davalının 2013 yılında mükellefiyet kaydının başladığı, davacının kiralanan dükkanın kendisine ait ve zilyetliğinde bulunan bir dükkan olduğunu kanıtlayamadığı, tarafların kiralanan dükkan konusunda anlaşamadıkları ve farklı farklı yerleri gösterdikleri, bu durumda davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, kira bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan 21/02/2018 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi davalının imzasını taşımakta, imza davalı tarafça inkar edilmemektedir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlıdır. Taraflar arasındaki kira sözleşmesi ya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi ile ya mahkeme kararı ile ya da kiralananın yok olması ile sona erer. Bu durumlar haricinde sözleşmenin ayakta olduğu kabul edilmelidir. Yazılı kira sözleşmesiyle kiralananın kiracıya teslim edildiği olgusu kabul edilir. Kiralananın fiilen kiracı tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususu bir önem arz etmemektedir.
Somut olayda iş bu dava ile davacı, akdedilen kira sözleşmesi nedeni ile oluşan kira alacağını talep etmiştir. Davalı ise sözleşmenin imzalandığını ancak sözleşmenin iptal edildiğini savunmuş, mahkemece, davacı ve davalının kiralanan dükkan konusunda anlaşamadıkları, davacının iddiasını ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasında geçerli olan yazılı sözleşme sebebi ile bu sözleşmenin iptal edildiği(feshedildiği) hususundaki iddiaların dikkate alınması, TBK"nın 348.maddesindeki fesih bildiriminin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Kira sözleşmesi iptal edilmedikçe geçerliliğini koruyacaktır. Nitekim dosya kapsamından, sözleşmenin iptaline ilişkin usulüne uygun bildirime rastlanmamıştır. Yapılan açıklamalar doğrultusunda mahkemece, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin ayakta olduğu kabul edilerek, buna ilişkin dosya kapsamında bildirilen deliller kira yerinde tartışılıp değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeyle davanın reddi şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince hükmün tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.