3. Hukuk Dairesi 2019/2783 E. , 2019/9998 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile yapılan 04.12.2009 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı adına kayıtlı daireyi satın aldığını, karşılığında davalının 8.500,00 TL elden ödeme yaptığını, ayrıca 66.500,00 TL konut kredisini davalının bizzat bankadan teslim aldığını, dairenin satış bedeline ilişkin olarak davalıya toplam 75.000,00 TL ödeme yaptığını, inşaat tamamlanmadığı için daireyi satın aldıktan sonra daire için faydalı masraflar yaptığını, bir süre sonra davalı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası üzerine mahkemece, adına olan tapu kaydının iptaline, dairenin davalı adına tesciline karar verildiğini, tapunun iptali neticesinde davalının, ödenen satış bedeli ve yapılan faydalı masraflar kadar sebepsiz zenginleştiğini ve bu miktarların tarafına iade edilmesi gerektiğini belirterek; toplam 109.993,84 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, diğer taraftan davacının kendisini zarara uğrattığını, kendisine ait daireyi üniversite öğrencilerine kiraya vererek kira geliri elde ettiğini, bu nedenle de o yerin masraflarına katlanması gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı tarafın iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan karar Dairemizin 08.03.2016 tarihli, 2015/17900 Esas ve 2016/3344 Karar sayılı ilamıyla "...Mahkemece, davaya konu dairenin davacıya devri sırasında davacının davalıya ödeme yapıp yapmadığı, ödeme yapmış ise ne miktarda ödeme yaptığı hususu üzerinde durularak, tarafların sunduğu deliller doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılması gerektiği, bu hususlarda her hangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın, tapu iptali dosyasındaki Yargıtay bozmasına ve bozma sonrasında verilen mahkeme kararına dayalı olarak yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, mahkemece; davacı tarafa taleplerini açıklama ve ispat etme hakkının tanınması, taraflarca sunulan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği.." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verildikten sonra davacı tarafından davalıya ödendiği belirlenen bedeller denkleştirici adalet ilkesi gereğince uyarlanmak suretiyle davanın kabulüne, 109.993,84 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda, taraflar arasında 14.12.2009 tarihli harici satış vaadi sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme gereğince davalıya ait olan taşınmazın davacıya devredildiği, akabinde davalı tarafından açılan tapu iptal ve tescil istemli davada, mahkemece davaya konu taşınmazın davalı adına tesciline karar verildiği, davacının iş bu davasında ödediği bedel ile taşınmaza yapmış olduğu faydalı masrafların iadesini istediği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, taşınmazın devri amacıyla davacı tarafından davalıya ödenen bedelin miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece, davacı tarafından davalıya ödenen satış bedelinin ve yapıldığı iddia edilen faydalı masrafların denkleştirici adalet ilkesince ulaştığı değerinin belirlenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Alınan raporda; davacı tarafından davalıya ödenen 66.500,00 TL, davacı tarafından taşınmazın alımı sırasında kullanılan 3.500,00 TL tüketici kredisi, davacı tarafından yönetime ödenen 1.315,00 TL, ayrıca 2.696,49 TL sigorta ücreti bedellerinin denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaşacağı değerin 170.043,99 TL olduğu, ek raporda ise denkleştirici adalet ilkesi gereğince bahse konu bedellerin ifanın imkansız hale geldiği yani tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi olan 09.01.2013 tarihi itibariyle ulaştığı değerin 101.212,38 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkeme gerekçesinde hangi rapora itibar ettiği belirtilmeksizin davanın 109.993,84 TL yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davacının 66.500,00 TL kredi çektiği, bu bedelin davacı tarafından bankaya verilen talimatla davalı tarafından bankadan çekildiği, taraflar arasındaki resmi satış senedinde de taşınmaz değerinin 66.500,00 TL olarak belirtildiği, ayrıca davacının apartman yönetimine taşınmaza yapılan masraflar dolayısıyla toplamda 1.315,00 TL yaptığı belirlenmiştir. Sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ancak davalının davacı aleyhinde zenginleştiği tutar iadeye konu olmalıdır. Bu nedenlerle davacı tarafından çekilen ancak davalıya ödendiği ispatlanamayan 3.500,00 TL değerindeki kredi bedeli, sigorta ücretleri ve apartman yönetimine yapılan ödemelerin denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplamaya dahil edilmesi mümkün değildir.
Ayrıca somut olayda ifanın imkansız hale geldiği 09.01.2013 tarihinin, dava tarihinden sonraki tarih olması sebebiyle hesaplamada esas alınması doğru görülmemiştir. Denkleştirici adalet ilkesince hesaplama, dava tarihi esas alınarak yapılmalıdır.
O halde mahkeme, davalıya ödendiği ispatlanan 66.500,00 TL satış bedelinin dava tarihi itibariyle ulaştığı değerinin denkleştirici adalet ilkesine göre (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın, döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretleri vs. olmak üzere en az 5 kritere göre) belirlenmesi amacıyla konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi; davacı tarafından taşınmaza yapıldığı tespit edilen 1.315,00 TL"lik masrafların ise hesaplamaya dahil edilmeksizin davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.