Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2061
Karar No: 2019/10013
Karar Tarihi: 11.12.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/2061 Esas 2019/10013 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/2061 E.  ,  2019/10013 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili; davalı tarafından, müvekkili olan davacı aleyhine, murise ait olduğu ileri sürülen banka hesabından para çekildiği iddiası ile ve bu paranın tahsili amacı ile icra takibi yapıldığını; davacının, davalının babası ile 2007 yılından itibaren birlikte yaşamaya başladığını ve onun hastanede öldüğü 06/12/2012 tarihine kadar her türlü bakımını yaptığını iaşesini ve tüm masraflarını karşıladığını; muris ... ile davacının ..."de ... Şubesine birlikte hesap açtıklarını ve bu hesabı zaman zaman birlikte, zaman zaman da tek olarak kullandıklarını, davacının biriktirdiği paraları müşterek hesaba yatırdığını ve bu hesabından müteveffanın ölümüne kadar tüm masraflarını karşıladığını, bu nedenle de, yapılan takibin haksız olduğunu iddia ederek; davacının, aleyhine yapılan bu takip nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davacı tarafından bankadaki hesabın çekilmesi suretiyle tamamen boşaltılarak kapatıldığını, ortak hesaplardaki paranın tamamı murise ait olduğundan, bu paranın terekeye dahil edilebilmesi adına davacı aleyhine icra takibine başlanıldığını; ortak hesaptaki payların aksi ispat edilmedikçe taraflar arasında eşit olduğunu; ancak, hesaplardaki tüm paranın murise ait olduğundan ve davacı tarafından bu hesaplara yatırılan herhangi bir meblağ da bulunmadığından davacı ile murisin paylarının eşit olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; gerek ortak hesaptaki para gerekse murisin kendi hesabındaki paranın davacı tarafça murisin ölümünden önce çekildiği ve bir kısmının davacının kendi hesabına aktarıldığının banka kayıtları ile sabit olduğu; murisin de, paraların çekildiği tarihten sonra, 06/12/2012 tarihinde öldüğü gözönüne alındığında, ölümünden önce davacı tarafından yapılan bu işlemlerin kötü niyetle yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 24/02/2015 tarihli, 2015/589 Esas, 2015/2838 Karar sayılı ilamıyla; "muris ile davacı adına açılan ortak hesaplarda davacının tek başına hareket ve tasarruf etme hakkı bulunduğu, hesaplar üzerindeki muris ile eşit hakka sahip olduğu , bu nedenle kendi payına isabet eden miktarlar nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığı; ancak, murisin payına isabet eden miktar yönünden murisin vekili olarak hareket ettiğinin kabulü zorunlu olduğundan ve murise sağlığında çekilen paralarla bir takım harcamalar yaptığı iddia edildiğinden, bu konuda davacının vekil olarak hesap verme yükümlülüğü bulunduğu da gözetilerek, bu konudaki delillerin toplanarak, varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın tümden reddi" doğru görülmediği” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 15/05/2017 tarihli, 2017/12080 Esas 2017/7226 Karar sayılı ilamıyla; "Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. ... O halde, mahkemece; HMK"nın 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine dikkat edilmeden yanılgılı değerlendirme ile yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş; davacı vekili, daire ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Dairemizin, 12/04/2018 tarihli, 2017/15110 Esas, 2018/3907 Karar sayılı ilamı ile; "Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir...Dava, icra takibinde talep edilen miktarda borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, yargılama sırasında takip konusu borcun fer"ileri ile birlikte ödenmek zorunda kalındığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. İİK.nun 72/6.maddesi hükmünce, menfi tespit davasının açılmasından sonra yargılama sürecinde borç ödenmiş ise; ıslaha dahi gerek olmaksızın davacının talebi üzerine davaya istirdat davası olarak devam olunur.Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından yargılama sırasında icra takip dosyasına tüm ferileriyle birlikte ödemede bulunulduğu, davacı vekili tarafından 21/01/2016 tarihli celsede ödenen paranın iadesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; davacının kendi payına isabet eden miktar nedeniyle istirdat talep edebileceğinden, dosyanın uzman bilirkişiye tevdi ile davacının icra takibi nedeniyle ödediği tüm meblağdan istirdatı gereken miktarın tespit edilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden; davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, Dairece verilen önceki bozma ilamının kaldırılarak, mahkeme hükmünün açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir." belirtilerek bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile, Davacının Bakırköy 2.İcra Müdürlüğünün 2013/8818 E. Sayılı dosyasından davalıya 67.208,15TL borçlu olduğununun, bakiye kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
    Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
    Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
    Somut olayda, mahkemece; bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılmamış, bozmaya uygun karar verilmemiştir.
    Şöyle ki; mahkemece bozma ilamı doğrultusunda, dosyanın uzman bilirkişiye tevdi ile davacının icra takibi nedeniyle ödediği tüm meblağdan istirdatı gereken miktarın tespit edilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ,davacının Bakırköy 2.İcra Müdürlüğünün 2013/8818 E. Sayılı dosyasından davalıya 67.208,15TL borçlu olduğunun, bakiye kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine şeklinde karar verilmesi; başka bir ifadeyle, davacının borçlu olmadığı miktarın hüküm altına alınması gerekirken, borçlu olduğu miktarın hüküm altına alınması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda davacının icra takibi nedeniyle ödediği tüm meblağdan borçlu olmadığı miktarın tespiti ile, bu miktarın istirdatına karar vermek olmalıdır.
    2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA; ikinci bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi