3. Hukuk Dairesi 2019/3065 E. , 2019/10053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 35. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali davasının kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; murisleri ..."ın 07.01.2012 tarihinde çocuksuz ve bekar olarak vefat ettiği, ... Yurdunda, hastane odasında ağır hasta iken 30.12.2011 günü Kadıköy 7.Noterliğince ... yevmiye numarası ile vasiyetname düzenlendiği, bu vasiyetnamenin, ..."ın tasarruf ehliyetinin bulunmadığı bir sırada yapıldığını, hastane odasında, bu kadar ağır bir vaziyette iken, nasıl alındığı belli olmayan tek imzalı bir doktor raporuyla vasiyetname düzenlendiğini, vasiyetnamenin vasiyetname metninde rahatsızlığı nedeniyle vasiyetnameyi kendisinin okuyamadığının ve imzalayamadığı için parmak bastırıldığının belirtildiği, vasiyet edilenlerden ..."ın, müteveffa ..."ın bakıcısı olarak son birkaç yılında yardımcı olduğunu, son hastaneye yatışında kardeşleriyle görüşmesini dahi engellemek için her yolu denediğini, ... üzerinde büyük baskı kurduğunu, kendisine menfaat sağlamak için dava konusu vasiyetnameyi hazırlattığını, vasiyetnamenin kanunun aradığı şekil şartlarına aykırı olduğunu ileri sürerek dava konusu vasiyetnamenin iptalini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı ... ; müteveffanın, tasarruf ehliyetine sahip olduğunu, rahatsızlığının tasarruf ehliyetine engel olduğu iddiasının yerinde olmadığını, müteveffa ile aralarında 18 yıldır anne evlat ilişkisi olduğunu, davacıların hayatta iken müteveffa ile hiç ilgilenmediklerini, müteveffanın da davacıları istemediğini, kendisinin, müteveffa üzerinde baskı kurmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; müteveffa ..."ın Kadıköy 7. Noterliğinin 30.12.2011 tarih ve ... yevmiye numaralı resmi vasiyetnamesi ile müvekkili ... lehine muayyen mal vasiyetinde bulunduğunu, ..."ın vefatı üzerine vasiyetnamesinin açılıp okunması için 18.01.2012 tarihinde dava açtıklarını, davacı tarafın dava dilekçelerindeki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve gerçeğe aykırı olduğunu, müteveffanın uzun süredir devam etmekte olan romatoid artrit rahatsızlığı bulunduğunu ve vasiyetname düzenlenirken de bu rahatsızlığı nedeniyle yazı yazıp imza atmasının zor olması nedeniyle parmak izi alındığını, bu hastalığının tasarruf ehliyetini etkilemediğini, müteveffanın vasiyetnamenin yapıldığı sırada ... Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından verilmiş 30.12.2011 tarihli raporda tasarruf ehliyetinin bulunduğunun açıkça belirtildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; Adli Tıp Kurumu raporunda vasiyet eden Muris ..."ın vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetini haiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği şeklinde mütalaa verildiği, zira vasiyetçinin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte hastanede tedavi gördüğü , bir hafta sonra vefat ettiği, vasiyet edenin okur yazar ve imza atar birisi olmasına rağmen vasiyet düzenlendiği anda imza atamadığı, sol el başparmak izinin alındığı, bu durumunda vasiyet edenin vasiyetnamenin içeriği dikkate alındığında son arzularının bizzat kendisinin bildirmesi imkanının olmadığı, bu şartında gerçekleşmediği dikkate alındığında vasiyetnamenin TMK 535.maddesinin aradığı geçerlilik şekli eksikliği sebebiyle iptali gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile Kadıköy 7. Noterliğinin 30/12/2011 tarih ... yevmiye numaralı vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar, dava konusu vasiyetname incelendiğinde de tanıkların murisin rahatsızlığı sebebiyle imzalayamadığını belirttikleri, davada, miras bırakanın vasiyetnameyi düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığının ileri sürüldüğü, bu kapsamda murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetini haiz olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu"ndan rapor alındığı,verilen raporda murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun belirtildiği, davacının iddiası kapsamında inceleme yapılarak rapor alındığı ve murisin vasiyetname tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğunun anlaşıldığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı, mahkemece;
davacının iddiası kapsamında bulunmayan şekil şartlarının eksikliği nedeniyle davanın kabul edildiğinin anlaşıldığı, davacının yargılama sırasında şekil şartlarının bulunmadığına ilişkin her hangi bir iddiasının mevcut olmadığı,İptali istenen vasiyetnamenin yasal şekil koşullarını taşıdığı ve vasiyetname düzenleyenin fiil ehliyetine sahip olduğu halde davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin yanlış olduğu gerekçesi ile İlk derece mahkemesi kararı yerinde olmadığından HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına,davacıların açmış oldukları Kadıköy 7. Noterliğinin 30/12/2011 tarihli ... yevmiye sayılı muris ... tarafından düzenlenen vasiyetnamenin iptali davasının esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ve davacı ... ve diğerleri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2018/3212 esas 2018/12875 karar sayılı 18/12/2018 tarihli ilamıyla;
“1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacılar, dava konusu vasiyetnamenin TMK"nun da belirlenen şekil şartlarına aykırı olduğunu dava dilekçesinde ileri sürdükleri gibi yargılamanın ilerleyen aşamalarında sundukları dilekçelerle de bu iddialarını dile getirmişlerdir.
......Dava konusu vasiyetnamede tanıkların “... Mirasbırakanın beyanın kendi önlerinde yapıldığını” tevsik eden beyanları yoktur. Bu beyanın yokluğu vasiyetnameyi geçersiz kılar. Vasiyetname Türk Medeni Kanununun 535.maddesindeki şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmemiştir.
Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince, usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesine karşı davalı taraflarca yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istinaf başvurusunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; bozma ilamına uyulduktan sonra bu defa; iptali istenen vasiyetnameyi düzenleyenin fiil ehliyetine sahip olmasına rağmen vasiyetnamenin yasal şekil şartlarını taşımadığı, miras bırakanın tanıklar önünde vasiyetnameyi imzaladığının ispat edilmediği, vasiyetnamenin geçerli olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK).
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.
O halde; bölge adliye mahkemesince; dava konusu vasiyetnamede tanıkların “... mirasbırakanın beyanın kendi önlerinde yapıldığını” tevsik eden beyanları bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerekirken, miras bırakanın tanıklar önünde vasiyetnameyi imzaladığının ispat edilmediği yönündeki yanılgılı gerekçe ile reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, HMK"nın 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, sonucu itibariyle doğru olan bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 12/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.