3. Hukuk Dairesi 2019/5657 E. , 2019/10061 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; aboneliği dava dışı kişi adına kayıtlı ve davalının mülkiyetinde bulunan işyerinde kullanılan su bedelinin davalı tarafından süresinde ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında Fatih 3. İcra Müdürlüğü’nün 2003/2869 Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının takibe vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 04/05/2011 tarih 2011/2492 - 7201 E-K sayılı ilamı ile, "6111 Sayılı Kanun gereğince davalının borcun yapılandırılması konusunda talebi olup olmadığı konusunda araştırma yapılması" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulü ile takibin 8.727,69 TL üzerinden devamına karar verilmiş, hükmün taraf vekillerinin temyiz etmesi üzerine Dairemizin 2015/7803 esas 2015/14394 karar sayılı ilamıyla;
“1- ....sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- ...Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın daha önceki bilirkişiler dışında konusunda aralarında su/kaçak su bedeli hesabı konusunda uzman bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, dava konusu takibin dayanağı olan tahakkukun dönem ve türü esas alınarak talep edilen toplam bedelin ilgili yönetmelik hükümlerine göre denetime elverişli olarak hesaplanması için rapor alınması; tarafların, hükme esas alınan bilirkişi raporuna, davacının kaçak su talebine, davalının ise, gecikme cezasına yönelik itirazlarının itirazlarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi ve alacağın varlığı ve miktarının yapılan yargılama sonucu belirlenmiş olduğu gözetilerek icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; davanın kısmen kabulü ile takip dosyası kapsamında takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 2.917-TL (asıl alacak) su bedeli, 7,08-TL açma kapama bedeli olmak üzere toplam 2.924,08-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki davalı itirazının iptali ile takibihn asıl alacak 2.917-TL"ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile (takipte belirtilen oranları aşmamak üzere) takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine, davacı yanın icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalının; yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
24.04.1945 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında ve 6100 sayılı HMK 326 maddesi uyarınca, "Yargılama giderleri, kural olarak, davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir". Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekâlet ücretine de mahkûm edilir. (HMK 323 1/ğ).
Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekâlet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekâlet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Buna göre, mahkemece; dava kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen, 6100 sayılı HMK"nun 326/2 ve devamı maddeleri uyarınca, dava sırasında yapılan yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması ve davanın reddedilen kısmı üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının itirazın iptali istemi yönünden davasını 10.816,40 TL üzerinden harçlandırarak açtığı, yargılama neticesinde toplam 2.924,08-TL üzerinden davanın kabul edildiği dikkate alınarak, bu miktar üzerinden kabul ve ret oranına göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl alacak miktarı üzerinden belirleme yapılması doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 4. fıkrasının “4-Davacı tarafça bozmadan sonra yapılan toplam 3.502,50-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 918,76-TL"sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6. fıkrasının “6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T."ne göre 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde düzeltilmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/12/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.