10. Hukuk Dairesi 2018/5175 E. , 2019/1618 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 09.07.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve yapılan tedavi masraflarından oluşan kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır…” düzenlemesi getirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19–639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4–13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2–76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
Eldeki davada, Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda davalı asıl işveren ... Belediye Başkanlığının %75, davalı alt işveren konumunda olan ... İnşaat Tem. Tic. Ltd. Şti.’ne %25 kusur verildiği görülmekle, konuya ilişkin olarak ceza davasında yargılanan ... İnş. Tic. Ltd. Şti. Temsilcisi sanık ...’in kusurunun olmadığı, ... Belediyesinde su ve kanalizasyon işleri müdürü olarak görev yapan ...’ın olayın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, ... Belediyesi çalışanları ...’nin tali kusurlu olduğu kabul edilerek, sanık Hacı Sevindik’in beraatine, sanık ...’ın mahkumiyetine ve diğer sanıklar hakkında HAGB kararı verildiği, sanık ... dışındaki sanıklar yönünden verilen kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ceza davasında ...’ın mahkumiyet almış olması gözetildiğinde, maddi olgu bakımından verilen kararın hukuk hakimini de bağlayacağından, ceza davasının sonucu beklenerek kesinleşen ceza yargılamasına göre belirlenen maddi olguya göre, ceza dosyasında, mahkum olanlara az da olsa kusur verilmesi gerekeceğinden konusunda ve işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişi heyetinden oluşa ve mevzuata uygun yeniden kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmeli, aksi halde şimdiki gibi karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 25/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.