3. Hukuk Dairesi 2019/4943 E. , 2019/10120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının abone olduğunu, elektrik faturasını ödemediğini belirterek, 32.549,35 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı; yurt dışında yaşadığını, borcu bulunmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece; davalının yurt dışında olduğundan, aboneliğin bulunduğu dükkanın kullanılmadığından bahisle, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 30.01.2014 tarih ve 2013/15873 E. - 2014/1290 K. sayılı bozma ilamı ile; "... Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, sayaç inceleme raporunda sayacın doğru çalıştığının bildirilmesi de dikkate alındığında, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Anılan karar Dairemizin 2015/10711 Esas - 2015 / 18723 Karar sayılı ve 24/11/2015 tarihli kararı ile; "...Taraflar arasında 13022861 abone nolu elektrik sözleşmesi yapılmıştır. Davada, davalının faturaya dayalı elektrik borcunu ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmektedir. Takip konusu fatura 02.02.2006- 18.10.2011 tarihlerini kapsayan süreye ilişkindir. 02.02.2006 tarihli okumada “65” endeks değeri ile 18.10.2011 tarihindeki “98843” endeks farkı faturaya yansıtılmıştır. İl Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğünün kontrol raporuna göre sayacın sağlam ve doğru kayıt yaptığı belirtilmiştir. Başka bir deyişle, sayaçtan elektrik kullanılmıştır. Davalının yurt dışında olması sayaçtan elektrik kullanılmadığına delil sayılmamalıdır.
Bu durumda, konusunda uzman bilirkişi kurulundan davalının sorumlu olduğu elektrik bedelinin tespit edilmesi için ayrıntılı, hüküm kurmaya yeterli ve ilgili kanun ve yönetmelikler dikkate alınarak Yargıtay denetimine elverişli rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir... " gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuştur .
Mahkemeye sunulan, üç elektrik mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna taraf vekilleri nedenlerini de belirterek itiraz etmiştir. Bunun üzerine mahkemece iki elektrik mühendisi ve bir hukukçudan oluşan bilirkişi kuruluna yeni rapor hazırlatılmış , bu raporda ise farklı sonuca ulaşılmıştır. Bu rapora da davalı vekili nedenlerini belirterek itirazda bulunmuştur . Mahkemece ,son bilirkişi raporu hükme dayanak alınmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Karaman 1. İcra Dairesinin 2012/2060 numaralı dosyasında başlatılan takibe davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline ve takibin 29.916,71-TL asıl alacak, 2.220,72-TL gecikme zammı 399,73 gecikme zammı faizi olmak üzere toplam 32.537,16 TL üzerinden devamına ,İcra İnkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
6100 sayılı HMK" nın 266. ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır.HMK" nın 278-279. maddelerine göre; bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, her ikisi de itiraza uğrayan, birbiri ile çelişkili olan iki rapordan son rapor doğrultusunda karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna, çelişkileri giderecek, tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor hazırlatılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.