21. Hukuk Dairesi 2016/573 E. , 2017/5120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, maluliyet aylığı almaya hak kazandığının tespitiyle, 01/07/2011 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı vekilinin tüm, davalı Kurumun vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine;
2-Dava, davacının maluliyet aylığı almaya yeter şartları taşıdığının tespiti ile 01/07/2011 tarihinden itibaren maluliyet aylığı almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile “davacının 03/08/2013 tarihi itibariyle malul olduğunun tespitine, davacının 01/09/2013 tarihinden itibaren maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine” karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 23.06.2011 tarihinde maluliyet durumunun tespiti için Kurum"a müracaatta bulunduğu, Kurum"un 03/10/2011 tarihli yazısı ile davacının “çalışma gücünü en az %60 ını kaybetmediğine karar verildiği”nin davacıya bildirildiği, davacının 01.01.1999 tarihinden itibaren devam eden 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu, en son sigortalılık prim ödemesini 14.06.2011 tarihinde yaptığı, toplam 3.340,73 TL sigortalılık prim aslı borcu bulunduğu, yargılama esnasında Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu"nun 20/06/2012 tarih ve 47/4970 sayılı kararı ile “ sigortalının çalışma gücünün en az %60 ını kaybetmediği”nin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu"nun 05.02.2014 tarih ve 1366 sayılı kararı ile “sigortalının çalışma gücünün en az %60 ını kaybetmiş olduğu, maluliyet başlangıç tarihinin 15/07/2004 tarihi olduğu”nun belirtildiği, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu"nun 13/11/2014 tarih ve 2410 sayılı kararı ile “davacının hemodiyalize girdiği 28/03/2003 tarihinden böbrek naklinin olduğu 15/07/2004 tarihine kadar 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü İşlemlerine göre beden çalışma gücünün en az 2/3 "ünü kaybettiği, malul sayılması gerektiği, böbrek nakli ameliyatı sonrası beden çalışma gücünün 2/3 "ünü kaybetmediği , malul sayılamayacağını, 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği"ne göre davacının beden çalışma gücünün en az %60 "ını kaybetmiş olduğu, rapor sonuçları arasındaki çelişkinin 1985, 2008 ve 2013 tarihli yönetmelik ve tüzük hükümlerinden kaynaklandığı”nın belirtildiği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
Konunun yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25. maddesinde “malul sayılma” başlığı altında; “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60"ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60"ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Kanun’un 26’ncı maddesi ile de ; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır.
Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur” denilmek suretiyle malullük aylığı bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Somut olayda, 5510 sayılı Yasa"nın 26. maddesi (c) bendi hükümleri uyarınca maluliyet aylığı bağlanabilmesi için “işten ayrılma, işyerini kapatma veya devretme” koşulunun davacı sigortalı yönünden de gerçekleşmiş olması gerektiğinden Mahkemece maluliyet aylığı bağlanması için bu koşula ilişkin olarak herhangi bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının sigortalılık prim borcunun da bulunmasına göre sigortalılığının durdurulmasına ilişkin hükümler çerçevesinde değerlendirme yapmak üzere de 01.01.1999 tarihinden itibaren devam eden 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının sona erip ermediğini araştırmak ve maluliyet aylığı koşullarından davacının “işten ayrılma, işyerini kapatma veya devretme koşullarını” sağlayıp sağlamadığını irdeleyerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 08/06/2017 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.