10. Hukuk Dairesi 2018/3258 E. , 2019/1653 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 28.05.2001 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile masraflardan oluşan kurum zararının, davalılardan rücuan tahsilini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-5510 sayılı Yasa"nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 26. maddesidir.
506 sayılı Kanun"un 26’ncı maddesindeki “...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağı yönünden, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir.
Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Eldeki davada da, mahkemece peşin sermaye değerli gelirin başladığı tarihteki ilk tutarın esas alınması ve bu değere teselsül gereğince %65 davalıların toplam kusurunun uygulanması suretiyle Kurum alacağının belirlenmesi ve talebe uygun şekilde bir karar verilmesi gerekirken, artışlı tutarları da içerisine alacak şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/04/2008 günlü ve 2008/10-334 Esas 327 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi gelirler yönünden gelir onay tarihi; diğer harcamalar yönünden, sarf veya tediye tarihinin esas alınması gerekirken, Mahkemece tedavi gideri ve geçici iş göremezlik ödemeleri bakımından dava tarihinden işleyecek faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün tamamen silinmesi ile yerine;
1-Davanın kabulüne, davacı Kurumun gelirler yönünden 28.201,81 TL, masraflar yönünden 1.191,30 TL alacağı belirlenmişse de;
Taleple bağlı kalınarak, 23.558,01 TL peşin değerli gelirin gelir onay tarihi olan 12.03.2003 tarihinden, 910,70 TL tedavi ve geçici iş göremezlik ödemelerinin ise ödeme ve sarf tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve davacı Kuruma verilmesine,
2-Alınması gereken 1.471,80 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan toplam 1.800,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine;
4-Kendisini avukat ile temsil ettiren davacı kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. Gereğince hesaplanan 2.936,20 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; dosyada kalan gider avanslarının talepleri halinde taraflara iadesine” hükmünün yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan alınmasına, 26.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.