3. Hukuk Dairesi 2019/5731 E. , 2019/10206 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile Almanyada birlikte yaşadığını ancak eşinden ve eşinin yakınlarından şiddet gördüğünü ve eşinin alkol kullanması sebebiyle Türkiye"ye dönmek zorunda kaldığını, sığınma evinde kaldığını ve bakıma muhtaç olduğunu, davanın giderlerini karşılayacak geliri dahi olmadığından adli yardım talebinde bulunduğunu, davalının Mercedes fabrikasında çalıştığını ve aylık 3000 Euro civarı geliri olduğunu 1000 Euro karşılığı 2.190.00.TL nafakanın dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500 Euro nafakanın davalıdan alınıp davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 6100 sayılı HMK"nun 26/1. maddesine göre "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir."
Somut olayda, davacının aylık 1000 Euro’nun karşılığı 2.190TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ettiği belirtilmesine rağmen, mahkemece verilen hükümde talep aşılarak aylık 500 Euro nafakanın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine hükmedilmiştir. Davacının talebinin Türk Lirası üzerinden olduğu dava dilekçesi ile anlaşılmakla beraber mahkemece yabancı para birimi üzerinden hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3) Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; Dosyada yeralan ekonomik sosyal durum araştırma yazılarına verilen cevaplardan davacının ev hanımı olduğu, sosyal yardımlaşmadan aldığı aylık 300 TL gelirinin olduğu, 250 TL kira ödediği, üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davalının Almanya’da işçi olarak çalıştığı davacının beyanlarından anlaşılmakla birlikte davalı hakkında usulüne uygun Sosyal ekonomik durum araştırması yapılmamıştır. Davalının işyerinde aldığı maaşın tespiti amacı ile 15.06.2013, 15.07.2013 ve 17.05.2015 tarihlerinde Konsolosluk aracılığı ile araştırma yazıları gönderilmiş ise de Konsolosluğun 09.07.2013 ve 08.08.2013 cevabi yazılarında “bu tip bir araştırmaya girişilebilmesi için davalı tarafından maaşına ilişkin beyanda bulunulmadığının belgelendirilerek talepte bulunması gerektiği” gerekçesi ile konsolosluğun araştırmanın gereğini yerine getirmediği, mahkemece de yazıda yapılması istenen hususun yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
O halde Mahkemece; davalının maaşına yönelik beyanda bulunmasına ilişkin mahkemece yazılan 01.10.2012 tarihli yazısının davalıya 06.10.2012 tarihinde tebliğ olduğu ve davalı tarafça 30 günlük süre içerisinde cevap verilmediğine ilişkin konsolosluk yazısının da ek yapılarak konsolosluğa davalının maaşına ilişkin araştırma yapılmasına yönelik yeni bir talep yazılarak davalının maaşının ve varsa diğer gelir ve giderlerinin de ayrıntılı tespit edilerek, davalı kocanın tesbit edilen geliri ile orantılı olacak şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre ve yargıtay denetimine elverişli bir gerekçe ile uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile tedbir nafakası takdiri isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık, davacı yönünden kapalı olmak üzere, 17.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.