3. Hukuk Dairesi 2019/3386 E. , 2019/10213 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak ve sözleşmenin feshi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 17/12/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davalı vekili Av.... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; işletme ruhsatı kendisine ait mermer sahasının 23.03.2006 başlıngıç tarihli rödovans sözleşmesi ile davalıya kiraya verildiğini, sözleşmenin 12. maddesine göre ödenmesi gereken kira bedellerinin ödenmediğini belirterek; rödovans sözleşmesinin feshi ile ruhsatın ve maden sahasının davacıya teslimine karar verilmesini ve sözleşmeden kaynaklanan 71.206 TL alacağın tahsilini talep etmiştir.
Davalı; sözleşme gereği 2007 yılında ödeme yapılacağını ancak, ekonomik durumunun bozulduğundan tüm rödovans bedelini ödeyemediğini; davacının hesabına 8.000 TL ödemede bulunduğunu, ayrıca 15.000 USD temlik de verdiğini, bunun dışında herhangi bir ödemesi olmadığını; davacı tarafından çekilen ihtarnamenin tebliğ edilmediğini, borcunu kabul ettiğini ancak, ekonomik durumunun bozulması nedeni ile ödeyemediğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, rödovans sözleşmesinin feshine, ruhsatın ve mermer sahasının davalı tarafından davacıya devir ve tesciline, 71.206 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2017/7681 Esas – 2017/16594 Karar sayılı ve 28.11.2017 tarihli kararı ile; sözleşmenin feshi yönünden "davalı kiracıya gönderilen temerrüt nedeniyle tahliye ihtarının 60 günlük süreli olması gerektiği halde 60 gün süreli ihtar gönderilmediğinden sözleşmenin feshi ve tahliye yönünden davanın reddi gerekeceği gerekçesi ile" bozulmuş, mahkemece; bozma kararına uyulmuş ve davacının talebinin tahliye değil sözleşmenin feshi olduğu gerekçesi ile sözleşmenin feshine ve alacak davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının alacağa ilişkin ve sair temyiz itirazlarının reddi ile alacağa yönelik hükmün ONANMASINA;
2-) Davalının sözleşmenin feshine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yargıtay"ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde ...nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).
Türk Borçlar Kanunu"nun 315. maddesi hükmü uyarınca, temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür.
Somut olayda; yerel mahkemece; bozma ilamına uyulması yönünde ara kararı verildiği halde; bozma ilamı gereğince hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi mahkemeninde kabulünde olduğu gibi hasılat kira sözleşmesinin bir çeşidi olan rödovans sözleşmesi niteliğindedir. Davacı, dava dilekçesinde; sözleşmenin feshi nedeni olarak rödovans bedellerinin ve ruhsatın devri nedeniyle ödenmesi gereken bedellerin ödenmediğini iddia ederek, davalının sözleşmeye aykırı davrandığından, sözleşmenin feshini talep etmiştir. Kira bedelinin ödenmemesi, TBK"nda özel bir sözleşmeye aykırılık hali olarak emredici olarak düzenlenmiştir. Ruhsat bedeli de rödovans sözleşmesi kapsamında bir kira bedeli ödemesi sayılacağı için, TBK"nın 362/2 maddesi gereğince, ihtarlı ödeme emrinde hasılat kiralarında öngörülen en az 60 günlük ödeme süresinin verilmesi gerekmektedir. Davaıya, 60 gün süreli ihtar gönderilmediği anlaşılmaktadır. Davalıya, rödovans bedelinin ödenmemesi nedeniyle 60 günlük ihtarlı ödeme emri veya ihtar gönderilmediğinden; sözleşmenin feshi isteminin bu nedenle reddi gerekir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde talebin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; Maden ruhsat sicillerinin MİGEM tarafından tutulduğu ve ruhsatın sicile terkin veye tesciline ilişkin işlemlerim idari nitelikte olduğu ve görevli yargı yolunun idari yargı olduğu göz ardı edilerek; yazılı şekilde ruhsatın davacı adına tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu hususlar bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile alacağa yönelik hükmün ONANMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün davalı lehine BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.