20. Hukuk Dairesi 2015/11310 E. , 2017/1218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, 102 ada 1 parsel sayılı 342 hektar 7566,01 m² yüzölçümündeki taşınmaz, ... niteliğiyle ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı gerçek kişiler, 15.12.2006 tarihli dilekçeleriyle, taşınmazın kendilerine ait olduğu iddiasıyla, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, eksik karar ve ilam harcının verilen kesin süreye rağmen tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına ve ... köyü, 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi ... vasfıyla ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 03.12.2012 tarih ve 2012/14438 - 13788 sayılı ilamı ile “Mahkemece, 12.04.2012 tarihli celsede kadastro tesbit tutanağındaki harca esas değer üzerinden 38162,31.-TL eksik harcı tamamlamaları için davacılara kesin süre verilmiş ve kesin süreye rağmen eksik harç tamamlanmamış ise de mahkemenin kadastro tesbit tutanağındaki harca esas değer üzerinden eksik karar ve ilam harcını hesaplaması doğru olmamıştır. Şöyle ki, kural olarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36/2. maddesi uyarınca da kadastro hakimi, dava harcı ile yargılama giderlerinin tespit ve hesaplanmasında ilgili taşınmaz mala ait son beyan dönemi emlak vergisi değerini, yani; kadastro tutanağında yazılı “harca esas değeri” dikkate alır. Ancak, somut olayda davaya konu 102 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, 342 hektar 7566,01 m² yüzölçümünde olup, davacılar taşınmazın tamamını dava etmemişlerdir. Nitekim mahkemece, 08.09.2007 tarihinde yapılan keşifte görev alan fen bilirkişisi Sinan Kılınç tarafından düzenlenen 17.09.2007 tarihli raporda, davacıların dava konusu 102 ada 1 parselin tamamını değil bir bölümünü dava ettikleri, ancak; keşfe elektronik takometre ile gidilmediği için 102 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içinde davacıların dava ettiği bölümün ölçülemediği bildirilmiştir.
O halde, davacıların dava ettiği taşınmaz bölümü ve bu bölümün dava tarihi itibariyle zemin değeri keşfen belirlendikten sonra, eksik harç halinde mahkemece davacı tarafa uygun bir kesin mehil verilmesi, mehile uymamanın neticelerinin davacı tarafa ihtar olunması, verilen mehil içinde harcın yatırılmaması halinde, anılan kararın verilmesi gerekirken, davacıların dava etmedikleri bölümü de kapsayacak şekilde eksik karar ve ilâm harcının 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamı üzerinden belirlenmesi, usûl ve kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerektirmiştir.
Kabule göre ise ormanların mülkiyeti Hazineye ait olduğuna ve çekişmeli taşınmaz ... niteliğiyle ... adına tesbit edildiğine göre, tesbit maliki Hazinenin davaya dahil edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru olmamıştır.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddi ile ... ili, ... ilçesi, ... Köyü, 102 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın 11/11/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporu ve 14/01/2015-17/04/2015 havale tarihli ... bilirkişisi ek raporları ile (1), (2) ve (4) numaraları ile gösterilen sırası ile 2843,44 m², 1291,00
m² ve 5123,31 m² olmak üzere toplam 9.257,75 m²"lik kısmının aynı adanın son parsel numarası verilerek ... oğlu ... ... mirası olarak 12 pay kabul edilmek suretiyle 1 payın ... oğlu ... adına, 1 payın ... oğlu ... adına, 1 payın ... oğlu ... adına, 3 payın ... oğlu ... adına, 3 payın ... oğlu ... adına, 3 payın ... oğlu ... adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu taşınmazın 11/11/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporu ve 14/01/2015-17/04/2015 havale tarihli ... bilirkişisi ek raporları ile (7) numara ile gösterilen 3017,19 m²"lik kısmının aynı adanın son parsel numarası verilerek ... oğlu ... ... mirası olarak 12 pay kabul edilmek suretiyle 1 payın Bahri oğlu ... adına, 1 payın ... oğlu ... adına, 1 payın ... oğlu ... adına, 3 payın ... oğlu ... adına, 3 payın ... oğlu ... adına, 3 payın ... oğlu ... adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (3), (5) ve (6) numaralar ile gösterilen sırası ile 2616,04 m², 4981,50 m² ve 3022,50 m²"lik kısımların tespit gibi ... vasfı ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından reddedilen kısmına, davalı ... vekili tarafından ise kabul edilen kısmına yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ... kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmaz ... alanı içinde bırakılmıştır.
1) Davacı ..."in hükmün, ... bilirkişisi ek raporlarında (3), (5) ve (6) numara ile gösterilen taşınmaz bölümlerine ilişkin davanın reddine yönelik temyiz itirazları bakımından,
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman ... bilirkişi tarafından eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların ... sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı ... vekilinin hükmün, ... bilirkişisi ek raporlarında (1), (2), (4) ve (7) numara ile gösterilen taşınmaz bölümlerine ilişkin davanın kabulüne yönelik temyiz itirazları bakımından,
Mahkemece davaya konu (1), (2), (4) ve (7) numaraları ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin ... sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; çekişmeli yerlerin, ... parseli içerisinde, dört tarafı ormanla çevrili ve 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan ... içi açıklığı konumunda olduğu anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan ... içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli ... Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra sayılı ... Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli ... Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan ... Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ... Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ... Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde ve 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ... Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16/1-i maddesinde "...6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan ... içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların ... olarak sınırlandırılacağı..." öngörülmüştür.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, ... içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve ... içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya ... idaresince el konulur. Yanan ... alanlarındaki her türlü emval ... Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun ... içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. ... içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak ... kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve ... bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin ... olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi ... olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten ... sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi ... iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ... İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ... BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan ... Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince ... olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun ... içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında ... bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [YHGK’nın 10.12.1997 ve gün 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün 1997/20-808/1039, 08.02.1999 gün 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün 1999/8-689-822, 03.04.2002 gün 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine ... kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi ... içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; ... içi açıklık ve boşluklar ile ... ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği ... sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan ... Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece, değinilen yönler gözetilerek davanın reddi gerekirken, dava konusu taşınmaz bölümlerinin özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentte gösterilen nedenler ile; davacı ..."in hükmün, ... bilirkişisi ek raporlarında (3), (5) ve (6) numara ile gösterilen taşınmaz bölümlerine ilişkin davanın reddine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İki numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı ... vekilinin hükmün, ... bilirkişisi ek raporlarında (1), (2), (4) ve (7) numara ile gösterilen taşınmaz bölümlerine ilişkin davanın kabulüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16/02/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.