MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi


Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R
2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... köyü ... ada ..., ... ve ... nolu parseller senetsizden ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tarla vasfıyla davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacılar söz konusu taşınmazların muris annelerinden kendilerine intikal ettiğini, kardeşleri ...’ın kendi hissesini davalıya sattığını ve davalının kadastro çalışmaları sırasında taşınmazdaki bütün hisseleri satın aldığını beyan etmesi nedeniyle davalı adına tespit edildiğini, oysa bu yerdeki hisselerini davalıya satmadıklarını ileri sürerek, kadastro tespitlerine itiraz etmiş ve veraset ilamı doğrultusunda adlarına tescil kararı verilmesini talep etmişlerdir. Yargılama sırasında davaya müdahil olarak katılan Hazine vekili ise dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık, çalılık, fundalık niteliğinde olduğu iddiasıyla tespitlerinin iptalini ve Hazine adına tapuya tescilini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazların çalılık niteliğinde olduğu, imar ihya olmadığı gerekçesiyle davacılar tarafından açılan davanın reddine, Hazinenin açtığı davanın ise kabulü ile dava konusu ... ada ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ve çalılık vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı vekilleri tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, bir aylık yasal sürede açılan kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 2006 yılında 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve zilyetlik koşulları oluşmadığı belirlenerek, ziraatçı bilirkişi raporuna, taşınmazların uzunca süredir zirai faaliyette kullanılmadığı belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine 16/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.