20. Hukuk Dairesi 2015/11598 E. , 2017/1248 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü ... ada ... parsel sayılı 2657,16 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı gerçek kişiler, kazandırıcı zamanaşımı iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece, ayrı ayrı açılan davalar birleştirildikten sonra davanın kabulüne ve dava konusu parselin tespit tutanağının iptali ile 1/2"şer pay oranıyla davacı gerçek kişiler adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.10.2011 tarih 2011/13299 E. - 12006 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı orman yönetiminden sorularak, yapıldı ise orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin dosyaya getirtilmesi, yapılmadı ise veya 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılmış ise kesinleşmeyeceğinden; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri veya orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu yapılmış ise fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak tahdit haritası ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, yine taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket
haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2 maddesi kapsamında orman içi açıklığı olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Eğer yukarıda belirtilen şekilde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu var ise orman kadastro haritası ve tapulama paftası ölçekleri eşitlenerek birbiri üzerine aktarılarak taşınmazın tahdit hattına göre konumunun belirlenmesi gerekir. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, taşınmazları çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisine davalı taşınmazdan toprak numunesi aldırılıp toprak yapısı hususunda inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler ve tüm mirasçıları yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır...” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşulları gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın 09.05.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 1.639,18 m2"lik kısmının ifrazı ile davacı ... adına, (B) harfiyle gösterilen 1.017,97 m2"lik kısmının ise ifrazı ile birleşen dosya davacısı ... adına aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle bahçe vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, bir aylık yasal sürede açılan kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 16/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.