
Esas No: 2021/2576
Karar No: 2022/1660
Karar Tarihi: 27.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2576 Esas 2022/1660 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2576 E. , 2022/1660 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2576
Karar No : 2022/1660
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- ... Müdürlüğü
VEKİLİ : Av....
2- ... Başkanlığı
VEKİLİ : Av.
3- ... Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
4- ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- .... İnş. Taah. San. İth. ve İhr. Ltd. Şti.
2- ...
VEKİLLERİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E...., K:.. sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 21/10/2015 tarihinde Güzelçamlı Deresinin (Belderesi) taşması sonucunda davacı şirket tarafından işletilen Aydın ili, Kuşadası ilçesi, ... Mahallesi, .... Sokak, No:.... adresinde bulunan bakım merkezinde meydana geldiği ileri sürülen zarara karşılık olarak 316.857,85 TL maddi ve anılan bakım merkezinin yöneticisi konumunda bulunan diğer davacı ...'un aynı olay nedeniyle duyduğu sıkıntı ve üzüntünün karşılığı olarak 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:.., K:... sayılı kararıyla;
Davaya konu olay sonrasında DSİ 211. Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 20/10/2015 tarihli tespit ve değerlendirme raporunda, dere üzerinde kurumlarınca inşa edilmeyen ve inşa edilirken kurumlarından izin alınmayan, inşa tarihi dahi bilinmeyen 3,00x3,00 m=200 m ve 3,00x3,00 m= 100 m uzunluğunda iki adet tek gözlü menfez bulunduğu, menfezlerin üzerinin kapatılarak yol olarak kullanıldığı, üzerinin kilit taşı ile döşendiği, hatta bir adet elektrik trafo köşkünün konulduğunun tespit edildiği, aşırı yağış nedeniyle membadan taşınan rüsubat ve dere yatağında bulunan çöp, inşa artıkları, dolgu malzemelerinin menfezin giriş ağzını tıkadığı, kabaran suyun taşkına neden olduğu, taşkının yaklaşık 2 hektarlık arazide etkili olduğu tespitlerine yer verildiği, ayrıca DSİ 21. Bölge Müdürlüğü Taşkın Koruma ve Taşkın Rusubat İstikşaf Raporu ve Proje Hazırlanması 7. Kısım İhalesinin 30/06/2015 tarihinde yapılıp 03/08/2015 tarihinde işe başlanıldığı, harita alımı ve hidroloji çalışmalarının devam ettiği, Belderesinin bu ihale muhtevasında yer aldığı, söz konusu taşkın koruma işlerinin yatırım programına alınabilmesi için ilgili belediyesince proje güzergahı boyunca gerekli olan taşınmaz alanların, kamulaştırmasız ve sorunsuz tahsis edilmesi gerektiği, gerekli yer tesliminin yapılması halinde yatırım programına alınacağı ve bu durumda ıslah çalışmalarına başlanılacağı hususlarının belirtildiği,
Olayda, taşkın anındaki sel felaketinin neden olduğu hasar durumunun ve hangi idarelerin hangi oranda kusurlu olduğunun tesbitinin olay tarihinden sonra güç olması, hatta mümkün olmaması nedeniyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının uyuşmazlığın çözümüne bir katkı sağlamayacağı ve dosyadaki bilgilere göre değerlendirilme yapılması gerektiği,
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile fotoğrafların birlikte değerlendirilmesinden, olayın meydana gelmesinde davalı idarelerin hizmet kusurlarının bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, hesaplanan 272.857,85-TL'nin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından müteselsilen davacı şirkete ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat ile davacı ... için talep edilen manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.. sayılı kararıyla;
İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı belirtilerek, davalı idarelerin istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci ve Onuncu Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca verilen 06/01/2021 tarih ve E:2019/658, K:2021/14 sayılı kararla;
Bakılan uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince, taşkının neden olduğu hasar durumunun ve hangi idarelerin hangi oranda kusurlu olduğunun tesbitinin olay tarihinden sonra tesbitinin güç olması, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının uyuşmazlığın çözümüne bir katkı sağlamayacağı ve dosyadaki bilgilere göre değerlendirilme yapılması gerektiği belirtilerek, olayda gerekli ıslah çalışmalarını yapmayan ve menfezlerin denetimini yapmayan DSİ Genel Müdürlüğünün, ıslah çalışmaları yapılmadan bu alanı iskana açarak yerleşime müsaade eden ve dere üzerini kapatarak yol olarak kullanımını sağlayan Kuşadası Belediyesinin, yağmur sularının tahliyesini ve bir yerde toplanmasını sağlamayan ... Büyükşehir Belediyesi ile ... İdaresi Genel Müdürlüğünün sorumluluklarının bulunduğundan bahisle davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile ...-TL'nin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından müteselsilen davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat ile davacı ... için talep edilen manevi tazminat isteminin reddine karar verildiğinin anlaşıldığı,
Ancak, davalılardan DSİ Genel Müdürlüğünce, dereye kendileri dışında başka bir idare tarafından menfez yerleştirmek suretiyle müdahalede bulunulduğu ve davacılar tarafından imar planında yeşil alan olarak gösterilen yerin bahçe olarak kullanıldığı, zararın artmasında davacıların da etkisinin olduğu yönünde iddiaların öne sürüldüğünün görüldüğü,
Bu durumda, davalı idarenin söz konusu iddialarının değerlendirilmesi ve konunun özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle, Bölge İdare Mahkemesince davalı idarelerin ve varsa davacıların müterafik kusurlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiği,
Bununla birlikte, kamu idarelerinin kusur sorumluluklarına dayanılan tam yargı davalarında, hiç kimsenin bir başkasının kusurundan kaynaklanan zararı tazmin etmek zorunda bırakılamayacağı ilkesinden hareketle, idarelerin ancak kendi kusurlarından kaynaklanan zararları tazmin etmekle sorumlu tutulabilecekleri, bu çerçevede, İdare Mahkemesince davalı idarelerin kusur oranları tespit edilmeksizin zararın tazmininden müştereken sorumlu oldukları yönünde verilen kararda bu yönüyle de hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle, ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.. sayılı kararıyla; ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarelerden DSİ Genel Müdürlüğü tarafından, somut olayda idarelerine kusur atfedilemeyeceği, idarelerine herhangi bir bildirim yapılmadığı için hazır bulunmadıkları inceleme ve tespit neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, bu haliyle anılan bilirkişi raporuna karşı itiraz ve savunmada bulunma haklarının kısıtlandığı, anılan bilirkişi raporunda hesaplanan zarar tutarlarının fahiş olduğu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu uyarınca, belediye sınırları içindeki derelerin ıslahının belediyelerin görev ve sorumluluğunda bulunduğu, uyuşmazlığa konu taşkının derenin DSİ'nin proje kriterlerine aykırı bir biçimde üstünün kapatılması, dere kenarında kesiti daraltıcı çocuk parkı ve otopark gibi alanların oluşturulması gibi nedenlerden meydana geldiği, bu nedenle idarelerinin meydana gelen taşkın sebebiyle kusurlandırılamayacağı, 2010/5 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde, belediye sınırları içindeki derelerin ıslah çalışmasının DSİ tarafından gerçekleştirilmesi için ilgili güzergahın ihtilafsız bir şekilde idarelerine devrinin ön koşul olarak düzenlendiği, taşkına neden olduğu değerlendirilen menfezlerden birinin imar planında hiç gözükmediği, bu menfezin davacı şirket tarafından yapılmış olabileceği, bu konuda gerekli araştırma yapılmadan verilen kararın hukuken isabetli olmadığı, taşkına sebebiyet veren yağışın doğal afet niteliğinde olduğu belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Aydın Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından, somut uyuşmazlık yönünden adli yargının görevli olduğu, dava dilekçesinin usule aykırı bir şekilde düzenlendiği, olayda idarelerine yağmur sularının tahliyesi ve toplanması görevinin yerine getirilmediği gerekçesiyle kusur atfedildiği, 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun'un 25. maddesinde, yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması ve işletilmesinin gerekli harcamaların belediyelerce karşılanmak üzere su ve kanalizasyon idaresi tarafından yerine getirileceğinin hükme bağlandığı, buna göre, yağmur sularının toplanması görevinin icrası için belediyelerin yeterli ödenek sağlamasının zorunlu olduğu, İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin konuya ilişkin 04/03/2016 tarih ve 4085 sayılı görüşünün de bu yönde olduğu, dolayısıyla yağmur sularının uzaklaştırılmadığı gerekçesiyle idarelerinin kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğu, Daire kararına aykırı bir biçimde davalı idarelerin kusurlarının ayrı ayrı tespit edilmeksizin tesis edilen ısrar kararının hukuka aykırı olduğu, ısrar kararının gerekçeli olmadığı, ısrar kararında faizin başlangıç tarihinin hatalı bir şekilde belirlendiği, taşkına sebebiyet veren yağışların doğal afet niteliğinde olduğu, mücbir sebep niteliğindeki bu yağışlardan ötürü idarelerinin sorumlu tutulamayacağı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda zararın hatalı bir şekilde tespit edildiği belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Kuşadası Belediyesi tarafından, idarelerine herhangi bir bildirim yapılmadığı için hazır bulunmadıkları inceleme ve tespit neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, anılan bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunulmasına rağmen, bahse konu rapordaki tespitlere göre karar verildiği, doğrudanlık ilkesi uyarınca dava açılmadan gerçekleştirilen delil tespitinin asıl davaya bakacak olan mahkemede yaptırılması gerektiği, oysa somut yargılamada delil tespitinin ... Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde yaptırıldığı, ... Mahkemesinin E:..., K:.. sayılı kararında da bu hususun kabul edildiği, 2006/7 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin 4. maddesinde, ilgili kurumlarca yapılacak denetimler neticesinde su akış kesitinin daralmasına neden olan yapıların yetkili belediye tarafından kaldırılacağının hükme bağlandığı, buna göre, ilgili kurumlarca herhangi bir tespit olmaksızın belediyelerinin kendiliğinden dere kenarındaki yapıları kaldırmasının hukuken mümkün olmadığı, bu çerçevede, somut olayda taşkına sebebiyet verdiği iddia edilen yapıların kaldırılmaması nedeniyle idarelerine kusur atfedilemeyeceği, uğranıldığı iddia edilen zararın kesin ve açık bir şekilde ispat edilemediği belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden ... Büyükşehir Belediyesi tarafından, temyize konu kararda neden ısrar edildiğine ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmediği, her ne kadar yağmur sularının tahliyesi ve toplanmasını sağlamadığı gerekçesiyle idarelerine kusur izafe edilmiş ise de, bu görevin DSİ Genel Müdürlüğü ile ... İdaresi Genel Müdürlüğüne ait olduğu, somut yargılamada, taşkına neden olan yağışın doğal afet ve dolayısıyla idarenin sorumluluğunu kaldıran mücbir sebep niteliğinde olup olmadığı hususunun araştırılmadığı, idarelerine herhangi bir bildirim yapılmadığı için hazır bulunmadıkları inceleme ve tespit neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda toplamda 19.400,00 TL bedel biçilen valiz içindeki hastalara ait giyim eşyalarının davacı şirkete ait olmadığı, buna rağmen anılan kalemler yönünden de davanın kabulünün hukuka aykırı olduğu belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalı idarelerden ... İdare Genel Müdürlüğünün duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerden ... Genel Müdürlüğü ile ...ve Kanalizasyon İdare Genel Müdürlüğünün yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
21/10/2015 tarih ve saat 03.00 sıralarında meydana gelen sağanak yağış neticesinde Aydın ili, Kuşaadası ilçesinde bulunan Güzelçamlı Deresinde (Belderesi) taşkın meydana gelmiştir.
Davacı şirket tarafından, söz konusu taşkın nedeniyle işlettiği yaşlı bakım merkezinde oluştuğu iddia edilen maddi zararın tespiti istemiyle ... Hukuk Mahkemesine başvurulmuş, anılan Mahkemece yaptırılan delil tespiti üzerine düzenlenen 17/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda yaşlı bakım merkezi olarak kullanılan binada ... TL, 18/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda bakım merkezinde bulunan eşyalarda ... TL maddi zararın meydana geldiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacılar tarafından, davacı şirket yönünden söz konusu maddi zararların, diğer davacı ... yönünden ise uğradığı manevi zararın giderilmesi istemiyle davalı idarelere başvuruda bulunulmuş, bu başvuruların reddi üzerine de bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı; 282. maddesinde ise, "Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta ısrar kararı, davalı idarelerin ve davacıların müterafik kusurlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek olmaksızın, hesaplanan maddi zararın davalı idarelerden müştereken tazminine karar verilmesine ilişkindir.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit etmelidir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle illiyet bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Ancak, hizmet kusuru esasına göre idarenin tazmin sorumluluğuna gidilebilmesi için idarenin yapmakla görevli olduğu kamu hizmetini yerine getirirken hizmetin örgütlenmesinde, denetlenmesinde ve gerekli önlemlerin alınmasında yükümlülüklerini yerine getirmediğinin açıkça belirlenmesi, üçüncü kişi ya da zarara uğrayanın kusuru gibi idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldıran ya da azaltan durumların araştırılması gerekmektedir.
Öte yandan, bir zarar verici olay nedeniyle birden fazla idare aleyhine açılan tam yargı davalarında, kural olarak ilgili idarelerin meydana gelen zararlardan sadece kendi kusurları ile sınırlı olarak sorumlu tutulması hukuken zorunluluk arz etmektedir. Nitekim, aksi yöndeki kabul, bir kimsenin başkasının kusurundan kaynaklanan zararları tazmin etmek zorunda bırakılamayacağı şeklindeki sorumluluk hukukunun temel ilkesine aykırı olacaktır.
Bu bilgiler ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında; davalı idarelerden DSİ Genel Müdürlüğünce, yargılamanın tüm aşamalarında deredeki taşkının imar planında yer almayan menfezin tıkanmasından kaynaklandığı, bu menfezin davacı şirket tarafından inşa edilmiş olabileceği, ayrıca davacı şirketin imar planında yeşil alan olarak gösterilen yeri bahçe olarak kullandığı, bu suretle zararın artmasında davacıların da etkisinin bulunduğu yönündeki iddiaların öne sürüldüğü, ancak İdare Mahkemesi tarafından, taşkının neden olduğu hasar durumunun ve somut olayda davalı idarelerin hangi oranda kusurlu olduğunun tesbitinin olay tarihi sonrasında güç olduğu, bu nedenle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının uyuşmazlığın çözümüne bir katkı sağlamayacağı belirtilerek hesaplanan 272.857,85-TL'nin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından müteselsilen davacılara ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, İdare Mahkemesince somut olayda davalı idarelerin hangi oranda kusurlu olduğunun tesbitinin olay tarihi sonrasında güç olduğu gerekçesiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın, hesaplanan zarardan davalı idarelerin müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmiş ise de, zarara sebebiyet veren olayda davalı idarelerden DSİ Genel Müdürlüğünün yukarıda yer verilen iddiaları doğrultusunda davacıların müterafik kusurunun gündeme gelebileceği de dikkate alındığında, davalı idareler ile varsa davacıların müterafik kusurlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre her idarenin kendi kusuru oranında hesaplanan zarardan sorumlu tutulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davalı idareler ile varsa davacıların müterafik kusurlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın, hesaplanan maddi zararın davalı idarelerce müteselsilen ödenmesine yönelik İdare Mahkemesi kararı ile bu karara karşı yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesinin ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Kullanılmayan ... TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idarelerden ... Genel Müdürlüğüne iadesine,
4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 27/04/2022 tarihinde, kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.