11. Hukuk Dairesi 2016/5916 E. , 2018/115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/09/2015 tarih ve 2012/187-2015/543 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin eski ortağı olduğunu, mahkeme kararı ile ortaklıktan çıkmasına izin verildiğini, ortaklıktan çıkmaya izin verilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra, davalı şirket tarafından müvekkilinin ortaklık hissesine düşen çıkma payının da hesaplanarak taraflarına bildirildiğini, bu hesaplamaya taraflarınca itiraz edildiğini, şirketin müşteri portföyü, potansiyeli, marka değeri ve benzeri faktörler ile dağıtılmayan kar paylarının dikkate alınmadığını, sonuç olarak bulunan bedelin müvekkilinin ortaklık çıkma payı olarak alması miktarın çok altında kaldığını ileri sürerek müvekkilinin ortaklık tasfiye payı ve geçmiş yıllar kar payı alacağından kaynaklanan alacak tutarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL’nin davalıdan avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra davasını ıslah ederek talep sonucunu 12.731,29 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin veterinerlik üzerine faaliyetini yürüten küçük sermayeli ve tek merkezli olarak çalışan bir şirket olduğunu, çalışanların şirket ortağı olduğunu, şirket isminin hiç bir zaman ön plana çıkmaması nedeniyle marka değerinden söz etmenin mümkün olmadığını, davacının şirkete hiç bir katkısı olmadığı gibi başka bir veterinerlik şirketine ortak olduğunu, davacıya, çıkma kararı sonrası şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılarak alınan mali müşavir bilirkişi raporuna göre, hesaplanan çıkma payının teklif edildiğini, buna karşın mevcut davanın açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalı şirkete ait demirbaşların rayiç değeri, sermaye artırımına ilişkin ortaklar kurulu kararları, yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay uygulamaları gözetilmek suretiyle davacının davalı şirketten çıkma payı alacağının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı şirket ticari defterlerinin 2004 yılına ait kayıtlarında davacı adına kayıtlı borcun kaynağı araştırılarak gerçek bir borcun olup olmadığının tespiti yapılmaksızın davacının alacağından mahsup edilmesi doğru olmadığı gibi, demirbaşların değerlerinin belirlenmesine yapılan somut itirazlar da ek raporda denetime elverişli bir şekilde değerlendirilmemiştir. Bu durumda mahkemece yeniden oluşturulacak alanında uzman bilirkişi kurulundan davacının 2004 yılından gelen borcun gerçek bir borç olup olmadığı, demirbaşların rayiç bedellerinin ve çıkma payına esas alınan bilanço değerlerinin bilanço tarihi itibariyle gerçek değerlerinin belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 652,67 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.