
Esas No: 2020/8528
Karar No: 2022/5161
Karar Tarihi: 22.03.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/8528 Esas 2022/5161 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2020/8528 E. , 2022/5161 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı Hazine vekilince yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nce esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nin 03.04.2019 tarihli, E: 20l8/2596 - K: 2019/6 sayılı esastan ret kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 05.06.2018 tarihli, E: 20l3/326 - K: 20l8/242 sayılı kararının incelenmesinde;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 66 ada, 28 parsel sayılı, 132.50 m2 yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın 1934 yılında yapılan kadastro tespiti neticesinde İstanbul Belediyesi adına tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydına 16.02.1994 tarihinde “eski eser” şerhi konulduğu, 20.11.1997 tarihinde satış yoluyla davacıya devredildiği, ilk tesis ile birlikte taşınmazın üzerinde bulunan “Haremeyne mülhak ... vakfına mukataalıdır” şerhinin, taviz bedeli davacı tarafından ödenmek suretiyle 5.11.1997 tarihinde terkin edildiği, İstanbul (l) Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 02.08.1993 tarihli, 4802 sayılı kararı ile “...Belediye malı olan 28 parselin satışının mümkün olamayacağına...” karar verildiği, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açılan dava sonucunda İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.07.2011 tarihli, E: 2010/47 - K: 20ll/228 sayılı ilamı ile taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 20.06.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 12.10.2013 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 13. maddesine göre, Hazineye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olup, usulüne göre tescil ve ilan olunan, her çeşit korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ile bunlara ait korunma sınırları dahilindeki taşınmazlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izni olmadan, gerçek ve tüzel kişilere satılamaz, hibe edilemez.
Dava konusu somut olayda; taşınmazın davacı adına tescilinin yukarıda belirtilen yasa hükmü ile İl Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararına aykırı biçimde yolsuz olarak gerçekleştiği dosya kapsamı ile sabittir. Tapu kaydında "eski eser/korunması gerekli kültür varlığı" şerhi bulunan dava konusu taşınmazın, bir biçimde davacı adına devri söz konusu olmuşsa da, daha sonra tapusunun iptal edilerek Hazine adına tescil edilmesi ihtimalini bilebilecek durumdaki davacının, tam olarak iyiniyetli olduğu söylenemez. Zira Devlet, tapu sicil kaydında eski eser şerhinin tesisini sağlayarak, sicil kaydının bu haliyle değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. Hal böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile, bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmadığından meydana geldiği söylenemez ve zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından bahsedilemez. Yasanın açık hükmü ile gerekli izin alınmaksızın satılamayacağı düzenlenmiş eski eser şerhli bir taşınmazı, yasal düzenlemeye açıkça aykırı biçimde Bakanlık izni olmadan bilerek ve isteyerek satın alan davacının, yoğunluğu dosya içeriğine yansıyan kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceği, dolayısıyla TMK'nın 1007. maddesi uyarınca zararından Devletin sorumlu tutulamayacağının gözetilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/326 Esas - 2018/242 Karar sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 22/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.