3. Hukuk Dairesi 2019/3754 E. , 2019/10450 K.
"İçtihat Metni"Davacı .... ile davalı ... aralarındaki itirazın iptali davasına dair Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17/09/2015 tarihli ve 2015/1 E.-2015/358 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 14/03/2019 tarihli ve 2019/939 E.-2019/2125 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı abonenin ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; ödeme emri ekinde gönderilen belgelerden borcun sebebinin anlaşılamadığını, bu nedenle takibe kısmen itiraz edildiğini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yargılama sırasında alınan 03/09/2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 18. İcra Müdürlüğü"nün 2013/7606 E. Sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 35.071,71 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 18 faiz işletilmesine, 35.071,71 TL asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 14.03.2019 tarih ve 2019/939 E. - 2019/2125 K. sayılı ilamı ile onanmış, onama ilamına karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan incelemede;
1-) Hukuki dinlenilme hakkı, temel dayanağını Anayasanın 36"ncı maddesinde yer alan hak arama özgürlüğüne ilişkin düzenlemeden alır. Anayasanın 36"ncı maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Bu düzenlemenin medeni usul hukukundaki yansımasını hukuki dinlenilme hakkı oluşturur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesine göre ; "(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.(2) Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir."
Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bunlardan ilki " bilgilenme hakkı" dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmesi zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. ( Y. HGK., 2013/2164 E., 2015/873 K., ve 25.02.2015 T. sayılı kararı )
Yine HMK"nın 280. maddesi hükmüne göre ; "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma günüden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür.
Somut olayda; mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilmeksizin, rapora karşı itirazlarını sunma hakkı tanınmaksızın, davalının yokluğunda esas hakkında karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, yargılama sırasında alınan 03/09/2015 tarihli bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilip, davalı vekiline rapora karşı itirazlarını sunma hakkı verildikten sonra, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; davalı vekiline bilirkişi raporu tebliğ edilmeksizin, davalının hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde yargılama yapılıp, esas hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı Dairemizce bu defa yapılan yeniden inceleme sonucu anlaşıldığından; davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14/03/2019 tarih ve 2019/939 E. - 2019/2125 K. Sayılı onama ilamı kaldırılarak, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HUMK"nın 440. maddesi gereğince davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14/03/2019 tarihli ve 2019/939 E. - 2019/2125 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak mahkeme kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 23.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.