Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6423
Karar No: 2018/7041
Karar Tarihi: 04.10.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/6423 Esas 2018/7041 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/6423 E.  ,  2018/7041 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    KARAR

    A)Davacı İstemi;
    Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin, kaza tarihine kadar inşaatlarda alçı ve sıva ustası olarak çalıştığını, davalı ..."ın sahibi olduğu ... İnşaat"a ait şantiyede alçı ve sıva ustası olarak işe girişinden bir ay içerisinde matkapla çalışması esnasında matkap tetiğinin arızalı olması sonucu matkabın döner aksamına sağ el birinci parmağını kaptırması sonucu yaralandığını ve sağ el birinci parmağının koptuğunu, kopan parmağın yerine dikilemediğini ve uzuv kaybı yaşandığını, matkap arızasının davalıya daha önce bildirildiğini, davalının hiçbir önlem almadığını, yaşanan uzuv kaybı sonucunda davacının iki seçeneği olduğunu; birincisinin davacının alçı ve sıva işlerini bırakması, ikincisinin ise daha önce iş hayatında kullanmadığı sol elini kullanarak alçı sıva işlerine devam etmesi olduğunu ancak bunun da mümkün olmadığını çünkü müvekkilinin sol elini, sağ eliyle yaptığı kadar ustaca kullanma kabiliyetine ulaşmasının yıllarını alacağını, bunun da davacıyı maddi gelir kaybına uğratacağını, aynı şekilde uzuv kaybı nedeniyle; telefon kullanma şekli,hatta ve hatta insanlarla tokalaşma şeklinin bile değişeceğini çünkü yaşanan olay sonucunda davacının büyük bir buhran yaşadığını bunun sonucunda tüm alışkanlıklarını değiştirmesi gerektiğini, buhran sonucuyla da hayli güçleştiğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 1.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın 13/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile beraber davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    B)Davalı Cevabı;
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacının yaptığı işte kendi alet ve edevatlarını kullanması gerektiğini ve arızalı olarak belirtilen matkabın müvekkiline değil bizzat davacıya ait olduğunu, yaptığı işin niteliği olarak davacının matkap kullanmak durumunda olmadığını, müvekkilden habersiz olarak alçı karıştırma işleminde matkabı kullandığını, matkabın da kendisine ait olduğunu, iş yerine getirilen alçıların taşlaşmış halde davacıya teslim edildiği iddialarının haksız olduğunu zira alçının yeni alındığına ilişkin fatura eklerinin olduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, davacının kendisinden kaynaklandığını, meydana gelen kaza sonrasında müvekkili tarafından davacının, tedavisiyle ilgilenildiğini, yol masraflarının karşılandığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
    “..1-Davacının manevi tazminat istemine ilişkin davasının kabulü ile takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    2-Davacının maddi tazminat istemine ilişkin davasının kısmen kabulü ile 53.477,11 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 13/12/2012 tarihinden işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacıya dava açılmadan 15/02/2013 tarihinde 30.000,00 TL maddi tazminatın ödendiği anlaşılmakla fazlaya dair istemin reddine,...”
    GEREKÇE
    “....5510 sayılı yasanın 13. Maddesinde; "İş kazası;
    a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
    b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
    c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
    d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
    e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.
    İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
    a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,
    b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu fıkranın (a) bendinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.
    Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir." denilmektedir.
    5510 sayılı yasanın 21. Maddesinde "İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
    İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir.
    Çalışma mevzuatında sağlık raporu alınması gerektiği belirtilen işlerde, böyle bir rapora dayanılmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarak bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılan sigortalının, bu işe girmeden önce var olduğu tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilir.
    İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir." denilmektedir.
    Maddi tazminata ve manevi tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülür. HMK 26/1 maddesine göre mahkeme talepten fazlaya karar veremez.
    Davacının maddi tazminat talebinin incelenmesinde; dosyadaki kusur ve hesap raporundan, gelen müzekkere cevaplarından, davacının malullük durumuna ilişkin raporlardan davacı işçinin davalı işverenin iş yerinde alçı boya işi yaparken ve matkap kullanırken yaralandığı olayın iş kazası olduğu ve tarafların kusur durumuna ilişkin bilirkişi heyetinden rapor alındığı, kaza sonucu davacının %23 oranında malul kaldığı ve aktüerya bilirkişisi ... "ın davacının bu iş kazası nedeniyle uğradığı maddi zararı hesapladığı alınan raporların ayrıntılı ve denetime elverişli olup hükme esas alınabileceği, 31.08.2016 düzenleme tarihli olan ancak mahkememize 20.01.2017 tarihinde yapı kredi bankası...şubesinden gelen yazıya ve ekindeki 15.02.2013 tarihli banka dekontuna göre davacıya davalı işverenin bu iş kazası sebebiyle 30000.00 TL. tazminat Ödemesi yaptığı anlaşılmakla hesaplanan maddi tazminattan bu miktar mahsup edilerek davacının iş kazasına dayalı maddi tazminat talebinin hüküm fıkrasında belirtilen şekilde kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacının manevi tazminat talebinin incelenmesinde; dosyadaki kusur raporu, davacının malullük durumuna ilişkin rapor , dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek, davacının bu iş kazası sebebiyle duyduğu acı, elem ve üzüntülerini azaltacak ancak haksız olarak zenginleşmesine yol açmayacak şekilde, hakkaniyet kurallarına uygun olarak davacının; iş kazasına dayalı manevi tazminat talebinin hüküm fıkrasında belirtilen şekilde kabulüne karar verilmiş; ve açılan davalarda aşağıdaki hüküm kurulmuştur...”
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
    “1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b maddesinin 1. alt bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
    2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 352. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, ”
    GEREKÇE
    “ ..HMK"nın 355. maddesi gereğince dairemizce kamu düzenini ilgilendiren ve re"sen istinaf nedeni yapılmasını gerektirecek başkaca bir hata bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf sebeplerine hasren yapılan inceleme sonunda:
    Davacının istinaf sebebine göre davacının banka hesabına davalı tarafından yatırılan 30.000 TL"nin maddi tazminattan tenzil edilip edilemeyeceği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Davacı yatırılan bu paranın kendisi tarafından çekilmediğini iddia etmiştir. Yargılama sırasında Yapı Kredi Bankasına yazılan müzekkere yanıtına göre davalı tarafından davacının 91803580 nolu hesabına 15.02.2013 tarihinde 30.000 TL para yatırma işlemi gerçekleştirilmiş ve bu para aynı gün (15.02.2013 tarihinde) davacı tarafından çekilmiştir. Para yatırma ve davacı tarafından paranın çekilmesine ilişkin banka dekontları banka yazısı ekindedir. O halde davacının kendi hesabına yatan parayı çekmediğine ve dekonttaki imzanın kendisine ait olmadığına ilişkin iddiası dinlenebilir değildir. Kaldı ki böyle bir uyuşmazlık bu dava içerisinde değil, davacı ile banka arasında görülecek başka bir davanın konusu olabilir. Bu nedenlerle davacının istinafı yerinde bulunmamıştır.
    HMK"nın 353/1-b maddesinin 1. alt bendi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
    Davalı vekilinin istinafı açısından yapılan değerlendirmede ise; gerekçeli kararın davalı vekiline 10.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, 8 günlük istinaf süresinin 18.05.2017 tarihinde dolduğu, istinaf dilekçesinin 30.05.2017 harç ve havale tarihli dilekçe ile dosyaya sunulduğu görüldüğünden ve istinaf istemi süresinde olmadığından istinaf isteminin HMK"nın 352. maddesi gereği usul yönünden reddi gerektiği tespit edilmiştir...”
    E) Davalı Temyiz Nedenleri;
    Başvurularının süresinde olmadığı gerekçesi ile istinaf taleplerinin usulden reddedilmesinin hatalı olduğu,
    katılma yolu ile istinaf yoluna başvurdukları,
    davacının istinaf başvurusunun 25.05.2017 tarihinde kendilerine tebliğ edildiği ve 30.05.2017"de istinaf başvurusunu yaptıkları,
    348. madde uyarınca katılma yolu ile temyizin süresinde olduğunu ileri sürmüştür.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
    Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 10.000,00 TL manevi tazminat ile 53.477,11 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 13.12.2012 tarihinden işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
    Somut olayda; 23.03.2017 tarihli gerekçeli kararın 03.05.2017 tarihinde davacı vekiline ve 10.05.2017"de davalı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekilinin 09.05.2017"de harçlandırmak sureti ile istinaf yoluna başvurduğu, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin 24.05.2017 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği ve 30.05.2017"de davalı vekilinin harçlandırmak suretiyle katılma yolu ile istinaf yoluna başvurduğu, evrak üzerinde aynı tarihli havale işleminin olduğu ve UYAP üzerinde istinaf dilekçesinin aynı tarihte kaydının yapıldığı anlaşıldığından, katılma yolu ile istinaf dilekçesinin 30.05.2017 tarihli olduğu gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olmadığından usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Davalı vekilinin istinaf başvurusuna karşı Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerekirken başvurunun süresinde olmadığından usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın davalı istinafı incelenmek üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 04.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi