22. Hukuk Dairesi 2016/30908 E. , 2020/2168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11/02/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Yapılan tebligata rağmen duruşma günü taraflar adına kimse gelmediğinden hükmün evrak üzerinden yapılmasına karar verilmiştir. Duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Öncelikle belirtmek gerekir ki, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (TK) 35 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır” düzenlenmesi gereğince, yargılamada davalı şirketin ticaret sicil kaydında yer alan tescilli adresine 7201 sayılı TK’nın 35 inci maddesi usulüne göre dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edildiğinden, davalının hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğine dair temyiz itirazları yerinde değildir.
Bu itibarla, dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
Mahkemece tanık beyanlarına istinaden davacının haftada 30 saat fazla çalışması bulunduğu kabul edilerek alacağın hesaplandığı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş ise de, karar bu yönü itibariyle dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta, tüm dosya kapsamı, yapılan işin niteliği ve tanık beyanlarına göre davacının haftanın altı günü 1,5 saat ara dinlenmesi ile 08.30 ilâ 22.00 saatleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Belirtilen çalışma düzenine göre davacının haftada 27 saat fazla çalışması bulunduğu kabul edilerek fazla çalışma ücreti alacağı belirlenmeli, uygun bir indirim suretiyle hüküm kurulmalıdır.
3-Mahkemece davacının 5 yıllık çalışma süresinin tamamında hiç yıllık izin kullanmadığı kabul edilmiş ise de, davalı tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan davacının yıllık ücretli izin haklarını kullandığına dair belgeler değerlendirilmeli ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
4-Somut uyuşmazlıkta davacının tüm çalışma süresi dikkate alınarak kıdem tazminatı alacağı belirlenmiş ise de, 07/04/2005 ilâ 03/03/2006 tarihleri arasındaki ilk çalışma dönemi yönünden yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.
Dosya içeriğine göre ilk çalışma döneminin sonunda olmak üzere 03/03/2006 tarihinde davacı tarafından el yazılı dilekçe sunulduğu ve dilekçede davacının şahsi nedenlerle görevinden istifa ettiğinin belirtildiği görülmektedir.
Mahkemece öncelikle istifa dilekçesine ve altındaki imzaya karşı davacı asilin beyanı alınmalı ve daha sonra tüm dosya kapsamı yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak davacının 07/04/2005 ilâ 03/03/2006 dönemi itibariyle kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda bir karar verilmelidir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.