Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/501
Karar No: 2018/7151
Karar Tarihi: 09.10.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/501 Esas 2018/7151 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/501 E.  ,  2018/7151 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    KARAR


    A)Davacı İstemi :
    Davacı, geçmiş dönem Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresine ilişkin primlerin, 6111 sayılı Yasa uyarınca yapılandırılarak ödenmesi sırasında, "ihya borcunun beyan usulü prim borcu" ifadesiyle tahsil edilen gecikme zammına ilişkin 5.267,00 TL"nin, ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
    B)Davalı Cevabı :
    Davalı Kurum vekili, 6111 sayılı Yasadan yararlanmak isteyenlerin prim borçlarını son ödeme tarihinin 31.07.2011 tarihi olduğu, davacının borç ödeme tarihinin de 23.01.2013 tarihi olması nedeniyle, 31.07.2011 tarihi sonrasında, ödeme tarihine kadar geçen süre için 1.40 oranında gecikme zammı alınmasının mevzuata uygun olduğunu belirterek; gecikme zammına ilişkin tutara yönelik talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
    ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/111 esas, 2013/54 karar sayılı kararı ile Yargıtay 21.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2013/1620 esas, 2013/13082 karar sayılı kararı ile 24.06.2013 tarihinde onandığını ve Mahkeme ilamının 24.06.2013 tarihinde kesinleştiği, kesinleşen Mahkeme ilamından sonra davacıya davalı kurum tarafından 19.11.2013 tarih 18573893 sayılı yazı ile 12.971,07 TL ihya borcu, 5.267,00 TL ihya borcuna beyan usulü prim borcu, 587,29 TL 6111 borcu, 117,00 TL 6111 borcuna prim borcu açıklamalı borç çıkartıldığı,Kurum yazısında 1 aylık süre içinde ödenmemesi durumunda, 6111 sayılı yasadan yararlanma hakkının ortadan kalkacağı bildirildiğinden, tutarların belirtilen hesaplara ödendiği, bu nedenlerle davacı tarafından Kuruma yatırılan 5.267,00TL ihya beyan usulü prim ödemesinin ödeme tarihi olan 13.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
    Mahkemece, davanın kabulü ile , davacı tarafından kuruma yatırılan 5.267,00 TL ihya beyan usulü prim ödemesinin ödeme tarihi olan 13.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    İstinaf başvurusu :
    Davalı Kurum vekili, teslim ettiği ürün bedellerinden yapılan kesintiler gözetilerek geçmişe yönelik sigortalılık tespiti yapılan davacının, 6111 sayılı Yasanın 12/1 maddesinin tanıdığı yapılandırma hakkının sona ermesinden sonra ve 13.12.2013 tarihinde ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin yaptığı ödemeyle yaşlılık aylığına hak kazandığını; ödenen gecikme zammının iadesinin yasaya ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu beyanla; kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
    Bölge Adliye Mahkemesince " İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın; HMK 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemesinde; uyuşmazlığın, 6111 sayılı Yasa uyarınca yapılandırılarak ödenen geçmiş dönem tarım Bağ-Kur sigortalılık prim borcuna uygulanan gecikme zammının iadesine olanak bulunup bulunmadığı; davalı Kurum tarafından davacının ilk başvurusu üzerine tescilin gerçekleşmemesi nedeniyle ortaya çıkan gecikme karşısında, 6111 sayılı Yasanın 12. Maddesi yerine Geçici 19. Maddesi uyarınca prim ödemek durumunda kalan davacının, 31.07.2011 tarihi sonrası süre için gecikme zammı ödeme yükümlülüğü altında olup olmadığının tespitine ilişkin olduğu belirlenmiştir.
    13.02.2011 tarih, 6111 sayılı Yasanın "KESİNLEŞMİŞ SOSYAL GÜVENLİK KURUMU ALACAKLARI" başlıklı 12. Maddesi, "(1) 2010 yılı Kasım ayı ve önceki aylara ilişkin olup bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan;
    a) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan; sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi,
    b) Bu Kanuna göre yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenmesi imkanı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi,
    c) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili kanunları gereğince takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı,   asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer"i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir." düzenlemesine yer vermiş; 31/05/2012 tarih, 6322 sayılı Yasanın 42. Maddesi ile eklenen Geçici 19. Maddesinde ise, "(1) Bu Kanunun Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Kısımlarına göre yapılandırma başvurusunda bulunduğu halde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi gereken tutarları süresinde ödemeyerek Kanun hükümlerini ihlal edenler, bu tutarları ödemeleri gerektiği tarihten itibaren Kanunun 19 uncu maddesinde belirlenen geç ödeme zammı ile birlikte bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın başından itibaren dört ay içerisinde ödemeleri şartıyla Kanun hükümlerinden yararlandırılır..." düzenlemesi yer almıştır.
    Davacının teslim ettiği üren bedellerinden yapılan kesintilere dayalı sigortalılık süresi çekişmeli olup, süre tespiti dava konusu iken, Kurum tarafından yapılan idari düzenlemelerle sigortalılık durumu ve gün sayısı çözüme kavuşmuş, bu süreler nedeniyle 6111 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanma hakkının bulunduğu ise mahkemece hüküm altına alınmıştır.
    Gerekçesinin ne olduğu gözetilmeksizin, davacının yapılandırma kapsamındaki borcunun 6111 sayılı Yasanın 12. Maddesindeki prosedüre göre ve bu maddenin öngördüğü sürede ödenmediği; prim borcu karşılığı ödenmesi gereken tutarın davacının elinde kaldığı; bu tutarın Kurum adına herhangi bir hesaba depo edilmediği; tutarın semeresinden davacı tarafından yararlanıldığı çekişmesizdir. Bu durumda faiz ve gecikme zammı kavramlarının niteliğinin açıklığa kavuşturulma gereği ortaya çıkmaktadır. Konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, "...Faiz kavramını daha iyi tanımlayabilmek için faizin özelliklerine bakılmalıdır. Bir para borcunun mevcut olması gerekir. Faiz para borcunun fer’isi niteliğindedir (BK. Md.113/2 ve 131). Asıl borca bağlı olarak doğar ve asıl borcun her hangi bir nedenle sona ermesi halinde de asıl alacak ile birlikte sona erer. Doğmuş faizin asıl alacakla birlikte sona ermemesi için saklı tutulması ya da halin icabından saklı tutulduğunun anlaşılması gerekir. Zamana bağlı olarak işler, yasa ya da taraflarca saptanmış belirli bir oranın anaparaya uygulanması ile saptanır.
    Faizi, tespit edilen bu özellikleri sonucunda; “alacaklının nakdinden bir süre için yoksun kalması nedeni ile, nakdin kullanılması olanağını borçluya bırakması karşılığında elde ettiği, miktarı kanun ya da hukuki işlem ile belirlenmiş, para borçları açısından özel olarak düzenlenen, tahsil için zararın ve kusurun varlığı şart olmayan bir tür tazminat, bir medeni semere” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, faizin genel tanımı olup, faizin türlerine göre eklemeler yapılarak değişmesi kaçınılmazdır (Bkz.Doç.Dr.M.Helvacı, Borçlar ve Ticaret Kanunu Bakımından Para Borçlarında Faiz Kavramı)...Yasa ile bu yönde yapılmış düzenlemenin varlığı karşısında ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın, faizde olduğu gibi temerrüde düşüldüğünün kabulünde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır...
    Faizde olduğu gibi, gecikme zammında da bir para borcunun varlığı (6183 SY.md.51, 506 sY.md.80/1), asıl borca bağlı doğduğu (506 SY.md.80 .değ.f.5) olguları sabittir. Asıl borca bağlı olarak sona ermemesi ise, kamu alacağının imtiyazlı –halin icabı- olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca gecikme zammının uygulanmayacağı (506/md.80f.9-10, 6183/md.52) haller ile yasalarda faizin durduğu ve düştüğü haller arasında amaçsal benzerlikler de vardır.
    Sonuç olarak; 506 sayılı Yasanın değişik 80. Maddesinde Kurumun prim vb. alacakları için genel kuraldan ayrılan bir temerrüt faizi düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar burada gecikme zammından söz edilmekte ise de, prim borcunun zamanında ödenmemesi halinde Kurumca talep edilecek karşılık kamu hukuku karakterli bir para alacağı için öngörülen (nitelikli) temerrüt faizinden ibaret..." (Yargıtay HGK 18.02.2004 t., 2004/10-104 E., 2004/94 K.) olduğu değerlendirilmesine yer verilmiştir.
    Faiz kavramı içerisinde değerlendirilen gecikme zammının, Kuruma prim borcu karşılığı olarak zamanında ödenmiş olması gereken paranın, eldeki uyuşmazlıkta olduğu üzere davacının elinde kaldığı süre karşılığı olarak ödenmesi gerekin medeni semere olduğu ve bunu talep için kusur veya zarar koşulu aranmayacağı yönü gözetildiğinde; 6111 sayılı Yasanın 12. Maddesindeki düzenlemenin öngördüğü tarihte ödenmemiş tutar için gecikme zammı istenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı ortaya çıkmaktadır.
    Kaldı ki, davacının prim borcunu süresinde ödemediği ve bunun için de 6111 sayılı Yasanın 12/1 maddesinde yer alan "2010 yılı Kasım ayı ve önceki aylara ilişkin olup bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan" borç kavramına itiraz etmeksizin bu yasanın öngördüğü olanaklardan yararlanmak istediği, borcunu ödemede temerrüt halini kabul ettiği ve 6111 sayılı Yasanın Geçici 19. Maddesi uyarınca gecikme zammıyla birlikte hesaplanıp bildirilen tutarı çekince ileri sürmeksizin ödemiş olduğu da gözetildiğinde; istinaf kanun yoluna başvuran davalı Kurum vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların yukarıda sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olduğu; kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasına karşın, bu hatanın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği dikkate alınarak; HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca belirlenen aykırılık düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerektiği" gerekçesiyle;
    " 1- Davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi"nin, 20.10.2016 tarihli, 2015/803 E, 2016/765 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına;
    2- Davanın Reddine," karar verilmiştir.
    E)Temyiz :
    Davacı vekili, zamanında ifası mümkün olmayan borç için temerrütün mümkün olmadığı, yargı yoluna gidilmesi sonucu yaşanan gecikmede davacıya kusur ve zarar atfedilemeyeceği, faize fazi işletilemeyeceği, Kurum işleminin hukuki dayanağının bulunmadığı, davalı Kurumun sigortalılık tescil işlemini yapmadığından yargı yoluna gidilmek zorunda kalındığı ve davacı yargı süreci sonucunda sigortalılığını tescil ettiği ve kendisine Kurumca yapılan bildirime göre süresinde borcunu ödediği,davacının 6111 sayılı Yasa yürürlükte iken ödeme yapabilmesinin imkansız olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
    Dosya içindeki kayıt ve belgelerden, davacı 21/04/2011 tarihinde ilk prim kesintisini takip eden aybaşından itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti ve sigortalılık süreinden doğacak prim borçlarının 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırılması talepli açtığı davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/111 E. 2013/54 K. sayılı ilamı ile tescil yönünden kurumca işlem yapıldığından bu konuda araştırma yapılmaksızın açılan davanın tescil yönünden konusu kalmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının 6111 sayılı yasadan faydalandırılmasına, prim borçlarının da 12. Madde nazara alınarak yapılandırılmasına karar verildiği, kararın Dairemizin 24/06/2013 tarihli 2013/1620 E. 2013/13082 k. Sayılı ilamı ile onandığı, davalı Kurumun 19/11/2013 tarihli işlemi ile 12 971,07 TL ihya borcunuzu bankanın 03 koduna, 5267,00 TL ihya borcunuzu prim borcu koduna ödenmesi gerektiği, aksi takdirde 6111 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmauacağının bildirildiği, 5267,00 TL nin davacı tarafından 13/12/2013 tarihinde ödendiği, davacı tarafça 15/09/2015 tarihinde 6111 sayılı yasaya göre yapılandırma kapsamında yapılandırma tarihinden sonra ödeme yapılması halinde genel müdürlük talimatı gereği aylık 1.40 gecikme zammı uygulanmasının hatalı olduğu belirtilerek iadesinin talep edildiği, Kurum cevabında 28/11/2012 tarihli ve 2012/22 nolu e-posta talimatında da;Yapılandırma başvuru süresi içerisinde peşin veya taksitle ödeme talebinde bulman sigortalı/hak sahiplerinden, yapılandırma işleminden sonra geçmişe dönük vergi veya mtslek kuruluşu kaydı bulunması nedeniyle veya mahkeme kararına istinaden tescil tarihleriıdeki değişiklik nedeniyle sigortalılık süreleri 5510 sayılı Kanunun geçici 17 nci maddesine istinaden durdurulanların, yapılandırma talep tarihleri itibariyle ihya işlemlerinin kayda alındıktan sonra 6111 sayılı Kanunun 16 maddesi hükmüne göre hesaplanacak ihya borçlarına 01/08/2011 tarihinden itibaren, yapılandırma borç tebligatının gönderildiği ayı takip eden ayın sonuna kadar 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesi hükmü doğrultusunda hesaplanacak gecikme zammı (aylık%1.40) ile birlikte hesaplanan borcun tamamının tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi hususu, ödeme planında belirtilmek suretiyle 7201 sayılı Kanuna göre sigortalılara/hak sahiplerine tebliğ edilecektir.Söz konusu borçlar, tebliğ edildiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde ödenmesi halinde usulüne uygun ödenmiş sayılacaktır." denildiği gerekçesiyle 6111 sayılı Yasa gereği ödenmesi gereken prim borcuna uygulanan gecikme zammının iadesinin mümkün olmadığının bildirildiği görülmektedir.
    Somut olayda, davacı 21/04/2011 tarihinde Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti ve 6111 sayılı Yasa"dan yararlanma istemli dava açmış olup, Kurum yargılama sırasında davacıyı Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil etmesi sonucu davanın tescil yönünden konusu kalmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının 6111 sayılı yasadan faydalandırılmasına karar verilmiştir. Kurum hatalı işlemi ile davacının sigortalılık süresini kabul etmemiş ve sonucunda davacı süresinde 6111 sayılı Yasadan yararlanamamış, 6111 sayılı Yasadan yararlanma hakkını ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/111 E. 2013/54 K. sayılı ilamı ile elde etmiş olup 21/04/2011 dava tarihini başvuru tarihi olarak kabul edip, davacıyı 6111 sayılı Yasadan yararlandırması gerekirken 6111 sayılı Kanunun 16. maddesine göre hesaplanan ihya borçlarına 01/08/2011 tarihinden itibaren gecikme zammı tahakkuk ettirmesi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesinin yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    Davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar vermesine dair yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASI gerekmiştir.
    G)Sonuç :
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi